She carried that habit to her grave.
- O, o alışkanlığı mezarına kadar taşıdı.
Freddy's been working the graveyard shift the past month, so he hasn't been able to see any of his friends who work normal hours.
- Freddy geçen ay mezarlıkta vardiyalı olarak çalışıyordu, bu yüzden normal saatlerde çalışan arkadaşlarından herhangi birini göremiyordu.
There was only a simple white cross to mark the soldier's tomb.
- Askerin mezarını işaretlemek için yalnızca basit bir beyaz haç vardı.
I wonder who's buried in that tomb.
- O mezarda kimin gömülü olduğunu merak ediyorum.