We have little money available for the research.
- Araştırma için mevcut az paramız var.
The book is available in both hard and soft-cover versions.
- Bu kitabın hem sert hem de yumuşak kapak sürümleri mevcuttur.
He ignored the existing laws.
- O mevcut yasaları görmezden geldi.
He evicted the existing tenants by taking them to court for non-payment of back rent.
- Mevcut kiracıları birikmiş kira borcunu ödemedikleri için mahkemeye vererek tahliye etti.
Not all those students are present.
- Bütün öğrenciler mevcut değiller.
All but Tom were present.
- Tom'un dışında herkes mevcuttu.
Tom met with Mary to discuss the current financial crisis at the company.
- Tom şirkette mevcut mali krizi tartışmak üzere Mary ile bir araya geldi.
Under the current conditions, I didn't feel comfortable making this trip.
- Mevcut koşullar altında, bu yolculuğu yaparken rahat hissetmedim.
The chakras are constantly spinning. If they weren't, the physical body couldn't exist.
- Çakralar sürekli dönüyor. Eğer olmasalar, fiziksel beden mevcut olamazdı.
This bag is not available in any store.
- Bu çanta herhangi bir mağazada mevcut değildir.
One thing I don't like about the iPad is that you can't easily install apps that aren't available through Apple's App Store.
- iPad hakkında hoşlanmadığım tek şey Apple'ın Uygulama Mağazasında mevcut olmayan uygulamaları kolaylıkla kuramamandır.