Bana bir bıçak lazım.
- Ich brauche ein Messer.
Peyniri bıçakla kesmek kolaydır.
- It's easy to cut cheese with a knife.
Bıçak ağzının ucu keskindir.
- The tip of the knife blade is sharp.
Ekmeği kesmek için kullandığımız bıçak keskindi.
- The knife we used to cut the bread with was sharp.
Mutfak bıçağı eti kesmek için yeterince keskin değildi, bu yüzden çakımı kullandım.
- The kitchen knife wasn't sharp enough to cut the meat, so I used my pocket knife.
The maid arranged the knives and forks on the table.
- Das Hausmädchen arrangierte Messer und Gabeln auf dem Tisch.
When he runs out of knives, Lyle butters his toast with a spoon.
- Wenn er keine Messer mehr hat, streicht Lyle die Butter mit einem Löffel auf seinen Toast.