For example, this is a pen.
- Mesela, bu bir kalem.
For example, do you like English?
- Mesela, İngilizceyi seviyor musun?
For example, this is a love song.
- Mesela, bu bir aşk şarkısı.
For example, do you like English?
- Mesela, İngilizceyi seviyor musun?
They export a lot of fruit, such as oranges, grapefruits and lemons.
- Pek çok meyve ihraç ederler, mesela portakal, greyfurt ve limon.
They export a lot of fruit, such as oranges, grapefruits and lemons.
- Pek çok meyve ihraç ederler, mesela portakal, greyfurt ve limon.
A Frenchman, for instance, might find it hard to laugh at a Russian joke.
- Bir Fransız, mesela, bir Rus şakasına gülmekte zorlanır.
They export a lot of fruit, such as oranges, grapefruits and lemons.
- Pek çok meyve ihraç ederler, mesela portakal, greyfurt ve limon.
A Frenchman, for instance, might find it hard to laugh at a Russian joke.
- Bir Fransız, mesela, bir Rus şakasına gülmekte zorlanır.
A Frenchman, for instance, might find it hard to laugh at a Russian joke.
- Bir Fransız, mesela, bir Rus şakasına gülmekte zorlanır.
For example, do you like English?
- Mesela, İngilizceyi seviyor musun?
I like animals, for example, cats and dogs.
- Hayvanları seviyorum, mesela kediler ver köpekleri.