merkezsizleştirilmiş

listen to the pronunciation of merkezsizleştirilmiş
التركية - الإنجليزية
(Sosyoloji, Toplumbilim) decentralized
not centralized; having no center or several centers
Simple past tense and past participle of decentralize
Decision making is spread downward from the top of an organization
{s} dispersed, distributed; transferred administrative powers (of a central authority) among local authorities; withdrawn from a center (also decentralised)
A physically disbursed support organization in which the customer determines the appropriate location and phone number to call for service, depending on technology, problem type or information needed, or other criteria See centralized and distributed
withdrawn from a center or place of concentration; especially having power or function dispersed from a central to local authorities; "a decentralized school administration
past of decentralize
A system or process that initiates action by end users or locations, rather than by a consolidated central organization that pushes data, goods or services to those points based on its own parameters
An organizational structure in which decision-making authority is located not at the center but at the nodes (Concept)
merkez
centre

The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over. - Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.

There's a lovely park in the centre of the town. - Kent merkezinde güzel bir park var.

merkez
headquarters

The corporate headquarters is in Los Angeles. - Şirket merkezi Los Angeles'ta.

I didn't visit the headquarters of Twitter. - Twitter'ın genel merkezini ziyaret etmedim.

merkez
center

The station is in the center of the city. - İstasyon, şehir merkezindedir.

The bus will take you to the center of the city. - Otobüs seni şehir merkezine götürecek.

merkez
heart
merkez
{i} hub

Zürich is considered to be a major financial hub. - Zürich büyük bir finansal merkez olarak kabul edilir.

Zurich is considered to be a major financial hub. - Zürih önemli bir finans merkezi olarak kabul edilir.

merkez
focal
merkez
navel
merkez
bosom
merkez
registered office
merkez
home base
merkez
hub of
merkez
nerve center
merkez
center point

Every beloved object is the center point of a paradise. - Her sevgili nesne, bir cennetin merkez noktasıdır.

merkez
administrative centre
merkez
core
merkez
central

The central nervous system consists of four organs. - Merkezî sinir sistemi dört organdan oluşur.

My office is in the central area of the city. - Ofisim kentin merkezinde.

merkez
omphalos
merkez
central office
merkez
base

Corsairfly is an airline based in Paris. - Corsairfly, Paris merkezli bir havayoludur.

Our company's base is in Tokyo. - Şirketimizin merkezi Tokyo'dadır.

merkez
seat
merkez
centrum
merkez
station

The next stop is Berlin Central Station. - Bir sonraki durak Berlin Merkez İstasyonu

There is a station in the center of the city. - Şehrin merkezinde bir istasyon var.

merkez
kentron
merkez
focus
merkez
arterial
merkez
chief office
merkez
artery
merkez
head office

In our head office, we have two meeting rooms. - Bizim merkez ofisimizde iki tane toplantı salonumuz var.

He was transferred to the head office in Tokyo. - O Tokyo'daki merkeze transfer edildi.

merkez
centric
merkez
centrically
merkez
centrical
merkez
centerline
merkez
on center
merkez
center on
merkez
headquarters, main office (of a firm)
merkez
centre [Brit.]
merkez
(Hukuk) centre, registered office, seat, headquarters
merkez
governmental administrative center (for a region)
merkez
centre, center; headquarters, central office, head office; administrative centre; police station karakol
merkez
origin
merkez
center (centre)
merkez
hotbed
merkez
root
merkez
omphaloe
merkez
center,centre
merkez
exchange

New York is the center of the stock exchange in America. - New York Amerika'da borsanın merkezidir.

التركية - التركية

تعريف merkezsizleştirilmiş في التركية التركية القاموس.

MERKEZ
(Osmanlı Dönemi) Geo: Dairenin orta noktası. Çaplarının kesim noktası
MERKEZ
(Osmanlı Dönemi) Şubeleri bulunan bir teşkilâtın idâre olunduğu ve emir veren yeri, makamı. Bir şeyin en işlek yeri. Teşkilât olan yerin en yüksek makamı
MERKEZ
(Osmanlı Dönemi) (Rekz. den) Bir şeyin ortası. Vasat. Yol. Durum, vaziyet. Hal, suret
Merkez
üs
Merkez
özek
Merkez
(Osmanlı Dönemi) KÜRSİ
merkez
Bir kapalı eğrinin veya bazı çokgenlerde köşegenlerin kesişme noktası
merkez
Bir dairenin veya bir küre yüzeyinin her noktasından aynı uzaklıkta bulunan iç nokta, özek
merkez
Bir işin yoğun olarak yapıldığı yer
merkez
Biçim, durum, yol
merkez
(Osmanlı Dönemi) bir şeyin ortası, bir şeyin en işlek yeri
merkez
Polis karakolu
merkez
Polis karakolu: "Sizi merkezimize gönderip tevkif ettireceğim."- A.Gündüz
merkez
Bir ülkenin, bölgenin veya kuruluşun yönetim yeri
merkez
Bir işin yoğun olarak yapıldığı yer: "İki harp esnasında, burası kolay kazançların, vurgunculuğun en işlek merkezlerinden biriydi."- Y. K. Karaosmanoğlu
merkez
Belirli bir yerin ortası
merkez
Bir işin öğretildiği yer
merkezsizleştirilmiş
المفضلات