Many commentators regard Obama as a centrist.
- Birçok yorumcu, Obama'yı merkezci olarak kabul eder.
There's a lovely park in the centre of the town.
- Kent merkezinde güzel bir park var.
Protestors rallied in a last-ditch effort to save the medical centre from closing down.
- Protestocular tıp merkezini kapanmaktan kurtarmak için son bir gayretle yürüdüler.
Our company's headquarters are in Tokyo.
- Şirketimizin merkezi Tokyo'dadır.
I didn't visit the headquarters of Twitter.
- Twitter'ın genel merkezini ziyaret etmedim.
The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.
- Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır.
The bus will take you to the center of the city.
- Otobüs seni şehir merkezine götürecek.
Zurich is considered to be a major financial hub.
- Zürih önemli bir finans merkezi olarak kabul edilir.
Zürich is considered to be a major financial hub.
- Zürich büyük bir finansal merkez olarak kabul edilir.
Every beloved object is the center point of a paradise.
- Her sevgili nesne, bir cennetin merkez noktasıdır.
Would you please meet me at Yaesu central gate of Tokyo Station on Monday, May 10th at 3:00 p.m.?
- On Mayıs öğleden sonra üçte, pazartesi gün beni Tokyo İstasyonunun Yaesu merkez kapısında karşılar mısın?
Central nervous system consists of brain, cerebellum, medulla oblongata and spinal cord.
- Merkezî sinir sistemi beyin, beyincik, omurilik soğanı ve omurilikten oluşur.
Our company's base is in Tokyo.
- Şirketimizin merkezi Tokyo'dadır.
The Chicago Cubs are a professional baseball team based in Chicago, Illinois.
- Chicago Cubs, Chicago, Illinois merkezli bir profesyonel beyzbol takımıdır.
Would you please meet me at Yaesu central gate of Tokyo Station on Monday, May 10th at 3:00 p.m.?
- On Mayıs öğleden sonra üçte, pazartesi gün beni Tokyo İstasyonunun Yaesu merkez kapısında karşılar mısın?
This road will lead you to the station and the city center.
- Bu yol seni istasyona ve şehir merkezine götürecek.
Our head office is in Boston.
- Bizim genel merkezimiz Boston'dadır.
He was transferred to the head office in Tokyo.
- O Tokyo'daki merkeze transfer edildi.
Thomas thinks he's the center of the world. He's very egocentric.
- Thomas kendisini dünyanın merkezi zannediyor. O, çok ben merkezci.
New York is the center of the stock exchange in America.
- New York Amerika'da borsanın merkezidir.