الإنجليزية - التركية
تعريف mentally keen or discerning; clever; shrewd في الإنجليزية التركية القاموس.
- cute
- {s} sevimli
Erkek kardeşim bana sevimli bir oyuncak bebek verdi.
-My brother gave me a cute doll.
Robin uyurken çok sevimli görünüyor.
-Robin looks very cute when he's sleeping.
- cute
- {s} şirin
Ne şirin bir bebek. Cee.
-What a cute baby! Peek-a-boo!
O gerçekten şirin ve bu yüzden onunla çalışmayı seviyorum
-He's really cute, and so I like working with him.
- cute
- dili cana yakın
- cute
- {s} cici
- cute
- {s} zeki
O çok sevimli ve o gerçekten zekidir.
-He's very cute and he's really smart.
- cute
- {s} kurnaz
- cute
- cilveli
- cute
- açıkgöz
- cute
- hoş
Sen de oldukça hoşsun.
-You're pretty cute too.
Nanako gerçekten de hoş, değil mi?
-Nanako is really cute, isn't she?
- cute
- {s} akıllı
Tom gerçekten akıllı ve aynı zamanda sevimli sayılır.
-Tom is really smart and also kind of cute.
- cute
- çok şeker
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف mentally keen or discerning; clever; shrewd في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- cute
mentally keen or discerning; clever; shrewd
الواصلة
men·tal·ly keen or discerning; clever; shrewdالنطق
Resimler
المفضلات