Tüm insanlar doğuştan eşittir.
- Alle Menschen sind von Geburt an gleichberechtigt.
Yaşlı insanlara saygı göstermeliyiz.
- Wir sollten alten Menschen Respekt zeigen.
Kadar iki kişinin birbirini aramadan bulmasıdır.
- Schicksal ist, wenn zwei Menschen sich finden, die sich nie gesucht haben.
Tom, Fransa'da bir Çin lokantasında İngiliz borusu ile İspanyol halk melodisi çaldı.
- Tom played a Spanish folk tune on his English horn at a Chinese restaurant in France.
Halk müziğinden hoşlanırdım.
- I used to like folk music.
Afrika folklorü çok ilginçtir.
- African folklore is very interesting.
O, okullarda kullanım için bir Japon folklor antolojisi derledi.
- He compiled a Japanese folklore anthology for use in schools.
Burada görülecek hiçbir şey yok, millet. Devam edin.
- Nothing to see here, folks. Move along.
Ben hemen döneceğim, millet.
- I'll be right back, folks.
Bu insanlara bazı içecekler alın.
- Get these folks some drinks.
Siz insanlarla çalışmak bir zevkti.
- It was a pleasure working with you folks.
1960'larda halk müziği çok popülerdi.
- In the 1960s, folk music was very popular.
Tom halk müziği ile çok ilgileniyor.
- Tom is very interested in folk music.
Doğaüstü varlıklar var.
- Supernatural beings exist.
O onların duyarlı varlıklar olmadıklarını düşünüyor.
- He thinks that they are not sentient beings.
Humans were never meant to live forever.
- Die Menschen waren nie dazu gedacht, ewig zu leben.
If it were not for water, humans could not survive.
- Die Menschen könnten ohne Wasser nicht überleben.