medeni̇

listen to the pronunciation of medeni̇
التركية - الإنجليزية

تعريف medeni̇ في التركية الإنجليزية القاموس.

medeni
civilised
medeni
civilized

The missionaries civilized the natives. - Misyonerler yerlileri medenileştirdi.

You could try and be a bit more civilized. - Biraz daha medeni olmayı deneyebilirsin.

medeni hal
marital status
medeni
(Hukuk) civil

Tom is studying the ancient civilizations of the Mediterranean. - Tom Akdenizin eski medeniyetlerinin öğrenimini görüyor.

Civilization is now threatened by nuclear war. - Medeniyet nükleer savaş tarafından tehdit edilmektedir.

medeni
civilized; civil
medeni
law civil
medeni
urbane
medeni hal
condition
medeni durum
marital status

What's your marital status? - Medeni durumun nedir?

Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation. - İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.

medeni ve siyasi haklar
(Kanun) civil rights
medeni durumu
marital status

What's your marital status? - Medeni durumun nedir?

medeni hali
marital status
medeni hukuk
civil code
medeni hukuk mahkemesi
(Kanun) court of common pleas
medeni kanun
code of civil law
medeni para ve madalya ilmi
numismatics
medeni yargılama
civil procedure
medeni özgürlükler
(Politika, Siyaset) civil liberties
medeni kanun
Civil code
medeni alem
the world and his rife
medeni cesaret
courage
medeni cesaret
moral
medeni durum
(Hukuk) civil status
medeni durum
condition
medeni durumunuz
your marital status
medeni duruş
civic posturing
medeni ehliyetini kaybetmek
(Politika, Siyaset) become incapacitated
medeni evlilik
civil marriage
medeni hak hareketleri
civil rights movements
medeni haklar
civil rights

We must fight to preserve our civil rights. - Medeni haklarımızı korumak için mücadele etmeliyiz.

He was deprived of his civil rights. - O, medeni haklarından mahrum edildi.

medeni haklardan yoksunluk
(Kanun) loss of civic rights
medeni hakları kullanabilme
contractual capacity
medeni hakları kullanma
(Kanun) disposing capacity
medeni hakları kullanma yeterliği
contractual capacity
medeni hal
civil status
medeni hukuk
civil law

The police officer enforces civil law. - Polis memuru medeni hukuku uygular.

medeni hukuk civil law
(as distinct from criminal law)
medeni hukuk ile ilgili
civil
medeni hukuk çerçevesinde
(Kanun) civiliter
medeni hukukla ilgili
civil
medeni itaatsizlik
non-cooperation
medeni kanun
code of civil law, civil code
medeni nikah töreni
(Kanun) civil marriage ceremony
medeni nikâh
civil marriage
medeni olmak
be civilised
medeni olmak
be civilized
medeni olmayan
noncivilized
medeni olmayan
noncivilised
medeni toplum
civilized society
medeni ölüm
law civil death
medeni
medine

Medine medeni bir sehirdir.

Uluslar arası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi
(Hukuk) International Covenant on Civil and Political Rights
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Faziletli, terbiyeli, kibâr
(Osmanlı Dönemi) Medineli. Şehirli
(Osmanlı Dönemi) Kur'an-ı Kerimin Medine şehrinde nâzil olan âyet ve sureleri
medeni
Kentlileşmiş, kırsallıktan kurtulmuş, uygar
medeni
(Osmanlı Dönemi) faziletli, terbiyeli, kibar; şehirde oturan
medeni
Kentlileşmiş, kırsallıktan kurtulmuş, uygar: "Orada medeni bir insan gibi yaşamak, hasılı oraya yerleşmek istiyordu."- Y. K. Beyatlı
MEDENİ ÖLÜM
(Hukuk) Kişinin tüm medeni haklarının elinden alınması
Medeni Kanun
Yurttaşlık yasası
medeni nikah
Nüfus idaresince kabul edilen ve yasalara göre yapılan resmî evlenme işlemi
medeni nuri efendi
Son Osmanlı şeyhülislâmı
Medeni
(Osmanlı Dönemi) SİVİL
الإنجليزية - التركية

تعريف medeni̇ في الإنجليزية التركية القاموس.

medeni hal
Marital status
medeni̇
المفضلات