تعريف measuring في الإنجليزية التركية القاموس.
- değer biçme
- ölçüm
- ölçü
Marangoz döşemeyi ölçüyor.
- The carpenter is measuring the floor.
Biz nehrin derinliğini ölçüyoruz.
- ׁWe're measuring the depth of the river.
- {f} ölç
Biz nehrin derinliğini ölçüyoruz.
- ׁWe're measuring the depth of the river.
Bir hükümetin gayri safi mutluluk ölçme hakkında nasıl hareket edeceğini merak ediyorum.
- I wonder how a government would go about measuring gross national happiness.
- ölçme
Termometre, sıcaklık ölçmek için bir araçtır.
- The thermometer is an instrument for measuring temperature.
Bir hükümetin gayri safi mutluluk ölçme hakkında nasıl hareket edeceğini merak ediyorum.
- I wonder how a government would go about measuring gross national happiness.
- ölçerek
- (isim) ölçme
- measure
- ölçmek
Biz senin kan basıncını ölçmek istiyoruz.
- We want to measure your blood pressure.
Birçok astronom çeşitli farklı teknikler kullanarak Hubble sabitini ölçmek için çok çalışıyor.
- Many astronomers are working hard to measure the Hubble constant using a variety of different techniques.
- measure
- tedbir
Yangın yetersiz tedbirlerle önlenemez.
- Fire cannot be prevented by half measures.
Tom tedbire karşı çıktı.
- Tom opposed the measure.
- measure
- {i} önlem
O etkin önlemler alamadı.
- He could not take effective measures.
Sert zamanlar sert önlemler gerektirir.
- Drastic times call for drastic measures.
- measure
- ölçü
Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.
- Many European kitchens have scales because dry ingredients are measured by weight there, unlike in America, where they are measured by volume.
Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.
- There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive.
- measuring apparatus
- ölçme aleti
- measuring bridge
- (Bilgisayar,Teknik) ölçme köprüsü
- measuring chain
- (Bilgisayar,Teknik,Ticaret) ölçüm zinciri
- measuring device
- ölçme aygıtı
- measuring device
- (Tıp) ölçek
- measuring device
- ölçüm cihazı
- measuring devices
- ölçüm cihazları
- measuring element
- (Bilgisayar,Teknik) ölçme öğesi
- measuring error
- ölçüm hatası
- measuring error
- (Bilgisayar,Teknik,Ticaret) ölçme hatası
- measuring instrument
- (Teknik,Ticaret) ölçme cihazı
- measuring instruments
- (Mekanik) ölçme aletleri
- measuring instruments
- (Mekanik) ölçme cihazları
- measuring microscopes
- (Ticaret) ölçüm mikroskopları
- measuring range
- (Bilgisayar,Teknik) ölçme erimi
- measuring range
- ölçüm alanı
- measuring range
- (Otomotiv,Ticaret) ölçme aralığı
- measuring range
- ölçüm aralığı
- measuring relay
- (Bilgisayar) ölçme rölesi
- measuring system
- (Ticaret) ölçme sistemi
- measuring system
- ölçüm sistemi
- measuring system
- (Bilgisayar,Teknik) ölçme dizgesi
- measuring tape
- şerit metre
- measuring technique
- ölçme tekniği
- measuring and folding machine
- ölçme katlama makinesi
- measuring and rolling machine
- ölçme sarma makinesi
- measuring apparatus
- ölçme aygıtı
- measuring bridge
- ölçü köprüsü
- measuring chain
- ölçme zinciri
- measuring device
- ölçü aleti
- measuring device
- ölçme aleti
- measuring dial
- ölçüm kadranı
- measuring flask
- ölçü şişesi
- measuring glass
- ölçü kabı
- measuring glass
- dereceli ölçü şişesi
- measuring instrument
- ölçme aygıtı
- measuring instrument
- ölçme aleti
- measuring instruments
- ölçüm aletleri
- measuring jar
- ölçülü büret
- measuring machine
- ölçme makinesi
- measuring point
- ölçü noktası
- measuring rod
- ölçü çubuğu
- measuring rod
- ölçü değneği
- measuring stick
- ölçü çubuğu
- measuring tank
- ölçü kabı
- measuring tape
- ölçme şeridi
- measuring cost
- ölçüm maliyetleri
- measuring tape
- uzunluk şeridi. mezura
- measuring wind speed and direction
- ölçme rüzgar hızı ve yönü
- measuring and folding machine
- (Tekstil) ölçme-katlama makinesi
- measuring and rolling machine
- (Tekstil) ölçme-sarma makinesi
- measuring assembly
- ölçüm düzeneği
- measuring assembly
- ölçme düzeneği
- measuring board
- (Denizbilim) ölçme tahtası
- measuring bridge
- olcme koprusu
- measuring clock
- ölçme saati
- measuring coil
- ölçü bobini
- measuring core
- ölçme özü
- measuring cup
- ölçü kabı
- measuring cup
- ölçülü kap
- measuring cylinder
- (Otomotiv) ölçüm silindiri
- measuring cylinder
- (Kimya) ölçülü silindir
- measuring data
- ölçüm dataları
- measuring data
- ölçüm verisi
- measuring direction
- (Otomotiv) ölçme yönü
- measuring drawer
- (Bilgisayar) ölçüm çizicisi
- measuring element
- olcme ogesi
- measuring equipment
- ölçme ekipmanı
- measuring equipment
- ölçüm ekipmanı
- measuring error
- olcme hatasi
- measuring flask
- (Tıp) ölçüm tüpü
- measuring flume
- ölçüm kanalı
- measuring gate
- ölçme kapağı
- measuring gate
- ölçüm kapağı
- measuring gauge
- ölçme masdarı
- measuring glass
- dereceli cam ölçü kabı
- measuring jar
- dereceli ölçü kabı
- measuring jar
- ölçülü buret
- measuring lag
- ölçme gecikmesi
- measuring magnifier
- (Askeri) ÖLÇEKLİ BÜYÜTEÇ: Küçük mesafeleri ölçmek için bir şebekesi bulunan büyültücü alet
- measuring magnifier
- (Askeri) ölçekli büyüteç
- measuring method
- ölçme yöntemi
- measuring methods
- ölçme yöntemleri
- measuring notch
- (Otomotiv) ölçme çentiği
- measuring notch
- (Otomotiv) ölçüm işareti
- measuring orifice
- ölçü deliği
- measuring panel
- ölçüm panosu
- measuring plate
- (Otomotiv) ölçme klapesi
- measuring point
- (Otomotiv) ölçme iğnesi
- measuring position
- (Otomotiv) ölçüm konumu
- measuring position
- (Otomotiv) ölçü pozisyonu
- measuring range
- olcme erimi
- measuring result
- (Ticaret) ölçme sonucu
- measuring rim
- (Otomotiv) ölçüm jantı
- measuring road gradient
- yol meyli ölçümü
- measuring section
- ölçüm kesiti
- measuring set
- ölçüm aleti
- measuring sill
- ölçüm eşiği
- measuring socket
- ölçme soketi
- measuring spark gap
- olcen tirnak araligi
- measuring spark gap
- (Bilgisayar,Teknik) ölçen tırnak aralığı
- measuring spoon
- ölçü kaşığı
- measuring staff
- ölçü direği
- measuring stand
- ölçek taşıyıcısı
- measuring stand
- manyetik ayak
- measuring system
- olcme dizgesi
- measuring tape reel
- ölçüm bandı makarası
- measuring techniques
- (Nükleer Bilimler) ölçme teknikleri
- measuring transducer
- (Bilgisayar,Teknik) ölçme dönüştürücüsü
- measuring transducer
- olcme donusturucusu
- measuring tube
- ölçüm tübü
- measuring tyre
- ölçüm tekerleği
- measuring veir
- ölçüm savağı
- measuring weir
- ölçü savağı
- measuring wheel
- mesafe ölçü tekerleği
- medicine measuring spoon
- (Tıp) ilaç ölçü kaşığı
- measure
- had
- measure
- ayarlamak
- measure
- ölçme birimi
- measure
- (İnşaat) ölçüt
- measure
- karşılaştırmak
- measure
- ölçüm yapmak
- measure
- ölçüleri ... olmak
- measure
- hadsiz
- measure
- endazelemek
- measure
- mevzun
- measure
- endaze
- measure
- düzgün
- measure
- kriter
O sadece beklenen kriterlere uymuyor.
- He just doesn't measure up.
- measure
- şiir ölçü
- measure
- uydurmak
- measure
- düzenli
- remote measuring
- uzaktan ölçme
- tension measuring
- (Tıp) tansiyon ölçme
- colour measuring instrument
- renk ölçme aleti
- distance measuring equipment
- mesafa ölçme teçhizatı
- length measuring
- uzunluk ölçümü
- level measuring set
- seviye ölçü aygıtı
- measure
- ölçüsünde olmak
- measure
- {f} ölç
Zamanın ölçüsü nedir?
- What are the measures of time?
Biz öğrencilerin giriş sınavındaki başarılarından büyük ölçüde sorumluyuz.
- We are, in large measure, responsible for students' success in the entrance exam.
- measure
- nispet
- measure
- sınır
- measure
- ölçme aygıtı
- measure
- ölçme jüyesi
- measure
- oran
Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz.
- You can use a psychrometer to measure relative humidity.
Enflasyonun başka dönemini önlemek için bir önlem olarak, bizim hükümet faiz oranlarını yükseltti.
- As a measure to prevent another period of inflation, our government has jacked up interest rates.
- measure
- ölçü birimi
Acre bir ölçü birimidir; Akra, Gana'nın başkentidir ve Acre, bir Brezilya eyaletidir.
- An acre is a unit of measurement; Accra, the capital of Ghana, and Acre, a Brazilian state.
Tom, inatçı olmasına rağmen, büyük fıçı ölçü birimi yerine, mantıklı olan metrik sistemi değiştirmeyi reddediyordu.
- Tom, stubborn as he was, refused to change to the sensible metric system, preferring to measure volume in hogsheads instead.
- measure
- miktar
Harvard'ın bilim adamları, çocuk sahibi olan veya olmayan 58 bekâr ve evli erkek tükürüğündeki erkek hormon miktarını ölçtü.
- Harvard scientists have measured the amount of male hormone in the saliva of 58 single and married men with or without children.
- glass measuring device
- cam ebatlama makinesi
- measure
- metraj çıkarmak
- measure
- ölçüye
- transmission measuring set
- iletim ölçme donanımı
- accuracy of a measuring instrument
- olcme aletinin dogrulugu
- analog measuring equipment
- analog olcme aleti
- analog measuring equipment
- (Bilgisayar,Teknik) analog ölçme aleti
- analog measuring instrument
- analog olcme aygiti
- bias error of a measuring instrument
- olcme aygitinin yanlilik hatasi
- digital measuring instrument
- sayisal olcme aleti
- dimensional measuring systems
- (Ticaret) boyutsal ölçüm sistemleri
- distance measuring equipment
- (Askeri) mesafe ölçüm cihazı
- electronic measuring instrument
- elektronik olcme aleti
- gauging of a measuring instrument
- olcme aygitinin mastarlanmasi
- graduated measuring cylinder
- (Tıp) dereceli ölçüm silindiri
- indicating measuring instrument
- gostergeli olcme aygiti
- indication of a measuring instrument
- olcme aygitinin gosterge degeri
- inertial measuring unit; intermatrix unit
- (Askeri) atalet ölçü birimi; imla maddeleri arası birim
- instrinsic error of a measuring instrument
- olcme aygitinin yapisal hatasi
- integrating measuring instrument
- tumlevsel olcme aygiti
- length measuring system
- (Tekstil) uzunluk ölçüm sistemi
- limits of error of a measuring instrument
- olcme aygitinin hata sinirlari
- measure
- angular measure açı ölçüsü
- measure
- (Askeri) ÖNLEME, TEDBİR, ÖLÇÜ
- measure
- {f} 1. ölçmek; ölçüsünü almak: Measure the height of that door right now! O kapının yüksekliğini hemen ölç! The tailor is measuring me for a
- measure
- {f} süzmek
- measure
- (Tekstil) ölçü: ölçmek
- measure
- full measure tam ölçü
- measure
- {i} derece
Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
- The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
- measure
- {i} ölçek
- measure
- her hangi bir ölçü sistemi
- measure
- {f} tartmak
- measure
- {i} vezin
- measure
- {i} ölçüm
Uluslararası Sun-Earth Explorer 3 uzay gemisi kuyruklu yıldız Giacobini-Zinner'in kuyruğu boyunca uçarken 11 Eylül 1985'te ilk doğrudan kuyruklu yıldız ölçümleri yaptı.
- The International Sun-Earth Explorer 3 (ISEE-3) spacecraft made the first ever direct cometary measurements on September 11, 1985 as it flew through the tail of Comet Giacobini-Zinner.
Kesin ölçümler gerekli.
- Precise measurements are required.
- measure
- son derece
Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
- The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
- measure
- beyond measure hadden aşırı
- measure
- {i} müz. ölçü
- measure
- ölçmek; ölçüsünü almak: Measure the height of that door right now! O kapının yüksekliğini hemen ölç! The tailor is measuring me for a
- measure
- {f} ölçüsünü almak
- measure
- hudut
- measure
- {f} dikkatle bakmak
- measure
- çaplamak
- measure
- çaplamamak
- recording measuring instrument
- kaydeden ölçme aygıtı
- recording measuring instrument
- kaydeden olcme aygiti
- recording measuring instrument
- kaydedici ölçme aleti
- repeatability of a measuring instrument
- olcme aygitinin yinelenebilirligi
- shrinkage measuring device
- (Tekstil) çekme ölçüm aleti
- specified measuring range
- (Bilgisayar) belirlenmiş ölçme erimi
- totalizing measuring instrument
- tumleyici olcme aygiti
- tracking error of a measuring instrument
- olcme aygitinin izleme hatasi
- upstream measuring section
- sugelim ölçüm kesiti
- upstream measuring section
- memba ölçüm kesiti
- upstream measuring section
- akış yukarı ölçüm kesiti
- zero error of a measuring instrument
- olcme aygitinin sifir hatasi
- zero of a measuring instrument
- olcme aygitinin sifiri