Dört çarpı beş yirmidir.
- Four times five is twenty.
Öğretmen çocukları, yaramazlık ettiklerinde ya da çarpım tablolarını ezbere okuyamadıklarında döverdi.
- The teacher caned the children if they misbehaved or were unable to recite their times tables.
O zaman Japonya'da hiç demir yolu yoktu.
- There were no railroads at that time in Japan.
Sanırım hoşça kal dememin zamanıdır.
- I think it's time for me to say goodbye.
Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
- They have lived here for a long time.
Bir süredir onunla ilgili bir şey görmedim.
- I haven't seen anything of him for some time.
Beni ilk adımla çağırmanı senden kaç kez istemek zorundayım?
- How many times do I have to ask you to call me by my first name?
Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.
- Salt was a rare and costly commodity in ancient times.
Yarın bu vakitte onunla akşam yemeği yiyor olacak.
- He will be having dinner with her at this time tomorrow.
Yarın bu vakitte ailesiyle konuşuyor olacak.
- He will be talking with his family at this time tomorrow.
Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
- Some read books just to pass time.
Bir zaman makinen olduğunu hayal et.
- Imagine that you have a time machine.