تعريف means of في الإنجليزية التركية القاموس.
- means
- vasıta
Balıkçı kendini yüzen bir tahta vasıtasıyla kurtardı.
- The fisherman saved himself by means of a floating board.
Düşünceler kelimeler vasıtasıyla ifade edilirler.
- Thoughts are expressed by means of words.
- means
- {i} araç
Mümkün olan tüm araçlar denendi.
- All possible means have been tried.
Olası tüm araçları denedim.
- I tried all possible means.
- means
- {i} vesile
- means
- para
O, kazandığından çok para harcıyor.
- She lives beyond her means.
Başarı çok para anlamına gelir, değil mi?
- Success means much money, doesn't it?
- means
- ulaşım araçları
- means
- (Dilbilim) aracı
En kısa sürede işi durdurmak zorunda olduğunu bir SMS aracılığıyla bildirdim.
- I reported to him by means of an SMS that he had to stop his work as soon as possible.
Telefon bir iletişim aracıdır.
- The telephone is a means of communication.
- means
- kolaylık
- means
- imkan
Bugün ütopya gerçekleşebilir bir imkansızlık anlamına geliyor.
- Utopia today means a realisable impossibility.
İmkanlarımın üstünde yaşıyorum.
- I live above my means.
- means
- (Matematik) içler
- means
- (Ticaret) araçlar
Taşımacılık araçlarımız yok.
- We have no means of transportation.
Olası tüm araçları denedim.
- I tried all possible means.
- means
- zenginlik
- means
- yöntem
- means
- asla
Astronomi asla yeni bir bilim değildir.
- Astronomy is by no means a new science.
Onun asla cesareti eksik değil.
- He is by no means wanting in courage.
- means
- olanak
Bunu kelimelerle tasvir etmek olanaksızdır.
- It is impossible to depict that by means of words.
Ayda bir milyon yen kazanmak kesinlikle olanaksızdır.
- It's by no means impossible to earn one million yen a month.
- means
- gelir
Onunla, Boeing diğer sorunların da olabileceği, ama mürettabat işini doğru şekilde yaparsa bir kazadan kaçınılabileceği anlamına gelir.
- By that, Boeing means that there may also have been other problems, but that an accident could have been avoided if the crew had done their job correctly.
Amnezi, hafıza kaybı anlamına gelir.
- Amnesia means loss of memory.
- means of transport
- ulaşım imkanları
- means of transport
- (Ticaret) nakil aracı
- means of transport
- (Askeri) ulaştırma vasıtaları
- means of transport
- taşıtlar
- means of transport
- bazı ulaşım araçları
- means
- yol
Akla gelebilecek her yolu denedim.
- I have tried every means imaginable.
O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
- He contrived a means of speaking to Nancy privately.
- means
- çare
- means
- {i} varlık
- a means of
- Bir yolu
O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
- He contrived a means of speaking to Nancy privately.
- means
- demektir
Futbol Tom için her şey demektir.
- Football means everything to Tom.
Sağlık her şey demektir.
- Health means everything.
- means
- anlama gelmek
- means of transport
- ulaşım araçları
- the means of
- araçları
- means
- ne pahasına olursa olsun
Ne pahasına olursa olsun, onu istediğini söyledin!
- You said you wanted it by any means!
- means
- taşıtlar
- means
- {i} servet
- means
- şüphesiz
İngiliz dili şüphesiz en kolay ve aynı zamanda uluslararası iletişimin en etkili aracıdır.
- The English language is undoubtedly the easiest and at the same time the most efficient means of international communication.
Şüphesiz boğulan çocuğu kurtarmalıyım.
- I must save the drowning child by all means.
- means
- means to an end araç
- means
- means of transport nakil vasıtası
- means
- by any means ne şekilde olursa olsun
- means
- {i} araç, vasıta, bir sonuca ulaşmak için kullanılan şey
- means
- vesait
- means of transport
- (Askeri) Bak. "mode of transport"
- means of transport
- nakil vasıtaları
- means of transport
- ulaşım aracı
