mazeretli

listen to the pronunciation of mazeretli
التركية - الإنجليزية
excusable, justifiable, warranted; (someone) who has an excuse
excused, having an excuse
excused
mazeret
excuse

I don't have a stamp collection, but I have a Japanese postcard collection that I could use as an excuse to invite him. - Pul koleksiyonum yok ama onu davet etmek için bir mazeret olarak kullanabildiğim Japon kartpostal koleksiyonum var.

I cannot accept an excuse like that. - Öyle bir mazereti kabul edemem.

mazeret
apology
mazeret
justification
mazeret
alibi

He had a strong alibi. - Onun güçlü bir mazereti vardı.

Tom has the perfect alibi. - Tom'un mükemmel bir mazereti var.

mazeret
{i} plea
mazeret
put-off
mazeret
putoff
mazeret
excuse, put-off
mazeret
allegation
mazeret
peg
mazeret
out

You're out of excuses. - Mazeretlerin tükendi.

Tom's alibi checked out. - Tom'un mazereti kontrol edildi.

التركية - التركية
Mazereti olan, mazur
Mazeret
mahna
Mâzeret
(Osmanlı Dönemi) TAALLÜL
mazeret
Bir şeyden kurtulmak veya kaçınmak için ileri sürülen gerekçe, bahane
mazeret
Kendini veya başka birini özürlü göstermek için ileri sürülen sebep, özür
mazeret
Bir kimseyi özürlü gösteren durum ya da olay
mazeret
Bir kimseyi özürlü gösteren durum veya olay
mazeret
Kendini veya başka birini özürlü göstermek için ileri sürülen sebep, özür: "Kabahatime mazeret, haklı sebep aramıyorum."- A. Gündüz
mazeretli
المفضلات