Bu son derece bir yerçekimi sorunudur.
- This is a matter of the utmost gravity.
O meseleye karıştırılmak istemiyorum.
- I don't want to be involved in that matter.
Meselenin önemini ona iyice anlatmalısın.
- You must bring home to him the importance of the matter.
Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.
- To tell the truth, this matter does not concern it at all.
Onun bu konuyla ilgili yorumu çok tek-taraflıdır.
- His interpretation of this matter is too one-sided.
Madde katı, sıvı veya gaz olarak bulunabilir.
- Matter can exist as a solid, liquid, or gas.
Radyoaktif maddeler tehlikelidir.
- Radioactive matter is dangerous.
Bu hususla hiçbir ilgim yok.
- I have nothing to do with this matter.
Yukarıda belirtilen hususlarda acil görüşünüzü talep ediyoruz.
- We now request your opinion in the above-referenced matter.
Aslına bakarsan, ben bu konuda hiçbir şey bilmiyorum.
- As a matter of fact, I know nothing about it.
Onun bu yıl üniversiteden mezun olamaması gülünecek bir şey değil.
- It is no laughing matter that he couldn't graduate from university this year.
Tom konu hakkında Mary ile özel görüştü.
- Tom spoke to Mary in private about the matter.
Konu hakkında seninle özel olarak konuşabilir miyim?
- May I talk with you in private about the matter?
Ne zaman geldiğin önemli değil.
- It doesn't matter when you come.
Cevap verip vermemenin önemi yok.
- It doesn't matter whether you answer or not.
Sorunun ardında karmaşık durumlar vardır.
- There are complicated circumstances behind the matter.
Bu durumda kimin otorite olduğu bilinmiyor.
- It is not known who has the authority in this matter.
Meseleyle ilgili meslektaşlarımla görüşmeliyim.
- I must confer with my colleagues on the matter.
Mesleğiniz ne olursa olsun, ya da bu meslekte ne kadar mutlu olursanız olun, diğer bir mesleği seçmiş olmayı istediğiniz anlar vardır.
- No matter what your profession, or how happy you may be in it, there are moments when you wish you had chosen some other career.
Benim için farketmez.
- It doesn't matter to me.
Bu konuya farklı açılardan bakmalısın.
- You must view the matter from different angles.
Neden Tom'un bu mesele ile ilgilenmesine izin vermiyoruz? Nede olsa, o uzman, değil mi?
- Why don't we let Tom handle this matter? After all, he's the expert, right?
Dil önemli bir konudur, bu nedenle dilbilimcilere bırakmayın.
- Language is an important matter, so don't leave it to the linguists.
Arabada sorun yok, sadece sen kötü bir sürücüsün.
- Nothing is the matter with the car. It's just that you are a bad driver.
Tom sorun hakkında Mary ile tartıştı.
- Tom argued with Mary about the matter.
İşin aslın bakarsan, o doğrudur.
- As a matter of fact, it is true.
Tom iş meselelerinde vicdanlıdır.
- Tom is scrupulous in matters of business.
Nereye bakarsan bak depremin sebep olduğu hasarı görebilirsin.
- No matter where you look you can see damage caused by the earthquake.
Dert olabilecek hiçbir şey yok.
- There's nothing the matter.
İş ne kadar zor olursa olsun Tom asla şikayet etmez.
- Tom never complains, no matter how hard the work is.
Ne yaparsam yapayım, Tom her zaman şikâyet eder.
- No matter what I do, Tom always complains.
Ne söylersen söyle farketmez, senden nefret ediyorum!
- No matter what you say, I hate you!
Ne söylersen söyle farketmez, kararımı değiştirmeyeceğim.
- No matter what you may say, I won't change my mind.
Besides, if it had been out of doors I had not mattered it so much; but with my own servant, in my own house, under my own roof.
Sorry for pouring ketchup on your clean white shirt! - Oh, don't worry, it does not matter.
a trivial matter.
He always took some reading matter with him on the plane.
As a matter of fact, the car is midnight blue.
... cost of almost anything. As a matter of fact, free people and free enterprises trying to ...
... matter of fact, oil production is down 14 percent this year on federal land, and gas ...