masum masum

listen to the pronunciation of masum masum
التركية - الإنجليزية

تعريف masum masum في التركية الإنجليزية القاموس.

masum
innocent

At first, they were all convinced he was innocent. - İlk başta, onların hepsi onun masum olduğuna ikna oldular.

These people are anything but innocent. - Bu insanlar masum olmaktan başka bir şey değiller.

masum
blameless
masum
guiltless
masum
wide eyed
masum
unsophisticated
masum
dove-like
masum
(Kanun) inculpable
masum
(Politika, Siyaset) innocence

If my parents punished me for something I didn't do, I would tell them the truth and try to convince them of my innocence. - Eğer yapmadığım bir şey için ailem beni cezalandırdıysa , onlara doğruları söylerdim ve benim masumiyetle ilgili onları ikna etmeye çalışırdım.

The evidence convinced us of his innocence. - Kanıt bizi onun masumluğuna ikna etti.

masum
(Kanun) not guilty
masum
sinless
masum yüzlü çocuk
cherub
masum
(Konuşma Dili) small child
masum
lamblike
masum
innocent, guiltless
masum
clear

In the light of this fact, it is clear that he is innocent. - Bu gerçeğin ışığında, onun masum olduğu açıktır.

masum
wide-eyed
masum
immaculate
masum
ingenuous
masum
harmless
masum
white
masum bir şekilde
harmlessly
masum bir şekilde
unsuspectingly
masum bir şekilde
guiltlessly
masum görünüşlü
innocent-looking
masum olarak
innocently
masum olarak
(deyim) dean hands
masum olma
innocence
suçu kanıtlanana kadar masum olma
(Hukuk) presumption of innocence
التركية - التركية
Masumlukla, masum bir biçimde
masum
Temiz, saf: "Hem, bizim çocuklarımız gözü kapalı, masum çocuklar..."- R. N. Güntekin
masum
Temiz, saf
masum
Suçsuz, günahsız: "Tetkiklerinizde elbette birçok masum mücrimlerle karşılaşmışsınızdır."- H. R. Gürpınar
masum
Suçsuz, günahsız
masum
Küçük çocuk
mâsum
(Osmanlı Dönemi) günahı, kötülüğü olmayan, suçsuz
masum masum
المفضلات