Paris'teki Picasso Müzesinde harika tablolar ve resimler var.
- In the Picasso Museum in Paris, there are marvelous paintings and drawings!
Harika bir şey yaptın.
- You've done a marvelous thing.
Fevkalade vakit geçireceksin.
- You'll have a marvelous time.
Alternatiflerin yokluğu zihni hayret verici bir şekilde temizler.
- The absence of alternatives clears the mind marvelously.
Hikaye hayret verici olaylarla doluydu.
- The story was full of marvelous happenings.
Dün gece harikulade bir vakit geçirdim.
- I had a marvelous time last night.
Keskin bir dil sürekli kullanımla keskinleşen tek kenarlı bir araçtır.
- A sharp tongue is the only edged tool that grows keener with constant use.
Bir köpeğin koku alma duygusu, bir insanınkinden çok daha keskindir.
- A dog's sense of smell is much keener than a human's.
O, müziğe çok düşkün gibi görünüyordu.
- He seemed to be very keen on music.
Bu tür müziğe özellikle düşkün değilim.
- I'm not particularly keen on this kind of music.
Onlarla gitmeye çok istekli misin?
- Are you very keen about going with them?
Tom kalede kalmaya hiç istekli değildi, onun perili olduğunu duymuştu.
- Tom wasn't at all keen to stay in the castle, which he'd heard was haunted.
Seninle tanışmak harikaydı.
- It was marvellous to meet you.
Onun ne olduğunu bilmiyordum ama harikaydı!
- I don't know what it was, but it was marvellous!
I went to a marvelous party last week.
I just got this peachy keen new dress.