Do you think I'm being unreasonable?
- Sizce mantıksız davranıyor muyum?
Tom is being unreasonable.
- Tom mantıksız oluyor.
People sometimes make illogical decisions.
- İnsanlar bazen mantıksız kararlar verirler.
I find your arguments illogical.
- Ben senin argümanlarını mantıksız buluyorum.
You're being completely irrational.
- Tamamen mantıksız davranıyorsun.
Tom is being irrational.
- Tom mantıksız davranıyor.
Tom's story is preposterous.
- Tom'un hikayesi mantıksız.
His story is too preposterous to be a lie.
- Onun hikayesi bir yalan olamayacak kadar çok mantıksız.
The sculptor said the work represented a window to the sky, but to me it looked like a senseless twisted piece of metal.
- Heykeltraş işin gökyüzüne açılan bir pencereyi temsil ettiğini söyledi, ama bana mantıksız eğri böğrü bir metal parçası gibi göründü.
It's absurd of you to do that.
- Onu yapman mantıksız.
I think that would be very unwise.
- Çok mantıksız olacağını düşünüyorum.
I felt that the plan was unwise.
- Planın mantıksız olduğunu hissettim.
You have a very logical way of thinking.
- Çok mantıklı bir düşünme tarzın var.
The end of which there were two little sketches of rhetoric and logic, the latter finishing with a specimen of a dispute in the Socratic method.
- Onun sonunda konuşma sanatı ve mantık ile ilgili , Socrates metodunda herhangi bir anlaşmazlık örneği ile biten ikincisinin sonunda iki küçük skeç vardı.
I'm trying to be reasonable.
- Mantıklı olmaya çalışıyorum.
She allowed that my offer was reasonable.
- O, benim önerimin mantıklı olduğunu kabul etti.