makyajlı

listen to the pronunciation of makyajlı
التركية - الإنجليزية
made up
made-up
madeup
makyajlı güzellik
painted beauty
makyaj
make up

Did you guys make up? - Siz arkadaşlar makyaj yaptınız mı?

She puts on a lot of lipstick when applying make up. - O makyaj yaparken bir sürü ruj sürer.

makyaj
{i} paint

He had his wife painted. - O, karısına makyaj yaptırdı.

Most women are not so young as they are painted. - Çoğu kadın makyajlı oldukları kadar genç değil.

makyaj
makeup

Even when she's not wearing makeup, she's very beautiful. - O, makyaj yapmadığı zaman bile, o çok güzeldir.

I think Mary is too young to wear makeup. - Bence Mary makyaj yapmak için çok genç.

makyaj
{i} toilet
makyaj
make-up

Mary took a little mirror out of her purse and checked her hair and make-up. - Mary çantasından küçük bir ayna çıkardı ve saçını ve makyajını kontrol etti.

Are you interested in fashion or make-up? - Moda ya da makyajla ilgileniyor musun?

التركية - التركية
Makyajı olan
makyaj
İyi görüntü sağlamak, belli bir tipi yaratmak veya yalnızca bazı düzeltmeler yapmak için oyuncunun yüzünde ve başka organlarında yapılan boyama ve değişmeler
makyaj
Yüzü güzelleştirmek için boyama, yüz boyama, yüz bakımı, düzgün. İyi görüntü sağlamak, belli bir tipi yaratmak veya yalnızca bazı düzeltmeler yapmak için oyuncunun yüzünde ve başka organlarında yapılan boyama ve değişmeler
makyaj
Yüzü güzelleştirmek için boyama, yüz boyama, yüz bakımı, düzgün