make known

listen to the pronunciation of make known
الإنجليزية - التركية
bilinir hale getir
ilan etmek
inform
bilgi vermek

Televizyon bilgi vermek için çok önemli bir araçtır. - Television is a very important medium for giving information.

inform
{f} haber vermek
inform
{f} bildirmek

Onlara bildirmek zorunda olacağım. - I will have to inform them.

inform
{f} haberdar etmek

Bu, sizi adres değişikliğimden haberdar etmek için. Lütfen posta listenizi güncelleyiniz. - This is to inform you of my address change. Please update your mailing list.

inform
(Avrupa Birliği) haberdar etmek, bilgilendirmek
inform
ilam etmek
inform
fitnelemek
inform
malumat vermek
inform
{f} 1. (of/about/that) -den haberdar etmek, hakkında bilgi vermek, -i bildirmek: I informed him that I would not come tomorrow. Ona yarın
inform
gammazlamak
inform
bilgi ver

O bize biraz faydalı bilgi verdi. - She gave us some useful information.

Eski arkadaşım bana yazdı, yurt dışından dönüşü ile ilgili bilgi verdi. - My old friend wrote to me, informing me of his return from abroad.

inform
(against/on/upon ile) ihbar etmek
make it known
tanınmasını sağlamak
inform
(of/about/that) -den haberdar etmek, hakkında bilgi vermek, -i bildirmek: I informed him that I would not come tomorrow. Ona yarın
inform
bildir,bilgi ver
inform
{f} ihbar etmek
الإنجليزية - الإنجليزية
To disclose a secret

I wouldn't make this known to anyone else, if I were you.

To announce some information generally

The decision was made known when it appeared on the evening news.

inform
make known

    التركية النطق

    meyk nōn

    النطق

    /ˈmāk ˈnōn/ /ˈmeɪk ˈnoʊn/

    علم أصول الكلمات

    [ 'mAk ] (verb.) before 12th century. Middle English, from Old English macian; akin to Old High German mahhOn to prepare, make, Greek magEnai to be kneaded, Old Church Slavonic mazati to anoint, smear.
المفضلات