O bir hayli sabır gösterdi.
- He displayed a great deal of patience.
Bu yolda bir hayli trafik var.
- There is a great deal of traffic on this road.
Bu benim için oldukça çok şey ifade ederdi.
- It would mean a great deal to me.
O, oldukça çok kazanır.
- He earns a great deal.
Bir taraftan ağır kayıplar verdik fakat diğer taraftan deneyimden birçok şey öğrendik.
- On the one hand we suffered a heavy loss, but on the other hand we learned a great deal from the experience.
Televizyonun toplum üzerine birçok etkisi vardır.
- Television has a great deal of influence on society.
Yapacak pek çok işim var.
- I have a great deal of work to do.
Ben senin için pek çok dikkat ederim.
- I care a great deal for you.
Onun konuşması onun çok şey bildiğine beni inandırdı.
- His talk led me to believe that he knows a great deal.
O, oldukça çok kazanır.
- He earns a great deal.
Tom bir anlaşma yapmak istiyor.
- Tom wants to make a deal.
Bir anlaşma yapmak ister misin?
- Do you want to make a deal?
They had a great deal less than we had.