A supply of good drinking water is essential.
The accident deprived them of their happiness.
- Kaza onları mutluluklarından mahrum etti.
A traffic accident deprived him of the use of his left hand.
- Bir trafik kazası onu sol elini kullanmaktan mahrum etti.
They deprived me of my liberty.
- Onlar beni özgürlüğümden mahrum ettiler.
The government deprived him of all his rights.
- Hükümet onu bütün haklarından mahrum etti.