mahkum etmek

listen to the pronunciation of mahkum etmek
التركية - الإنجليزية
condemn

It is better to risk saving a guilty man than to condemn an innocent one. - Masum birini mahkum etmektense suçlu bir adamı kurtarmayı göze almak daha iyidir.

convict

We now have all the evidence we need to convict Tom Jackson. - Şu anda Tom Jackson'u mahkûm etmek için ihtiyacımız olan tüm kanıta sahibiz.

There wasn't enough evidence to convict him of the crime. - Onu mahkûm etmek için suçla ilgili yeterli kanıt yoktu.

doom
(Kanun) confine
imprison
damn
(Hukuk) to convict

We now have all the evidence we need to convict Tom Jackson. - Şu anda Tom Jackson'u mahkûm etmek için ihtiyacımız olan tüm kanıta sahibiz.

There wasn't enough evidence to convict him of the crime. - Onu mahkûm etmek için suçla ilgili yeterli kanıt yoktu.

sentence
adjudge
rap
mahkûm etmek
condemn

It is better to risk saving a guilty man than to condemn an innocent one. - Masum birini mahkum etmektense suçlu bir adamı kurtarmayı göze almak daha iyidir.

mahkûm etmek
1. to sentence (to). 2. to condemn or doom (someone) (to)
mahkûm etmek
a) to condemn, to sentence b) to oblige, to doom
mahkum et
sentence

He sentenced Brown to be hanged. - O, Brown'ı asılmaya mahkûm etti.

The judge sentenced Tom to three years in prison. - Hakim Tom'u üç yıl hapse mahkûm etti.

mahkum etme
conviction
mahkum et
{f} convict

We now have all the evidence we need to convict Tom Jackson. - Şu anda Tom Jackson'u mahkûm etmek için ihtiyacımız olan tüm kanıta sahibiz.

Tom found the evidence we needed to convict Mary's killer. - Tom, Mary'nin katilini mahkum etmemiz için ihtiyacımız olan delili buldu.

mahkum etme
condemnation
hapse mahkûm etmek
to commit to prison
idama mahkum etmek
condemn to death
idama mahkûm etmek
to condemn to death
mahkum et
convicted

A jury convicted Layla for twenty years in jail. - Jüri, Leyla'yı yirmi yıl hapse mahkûm etti.

mahkum et
doom
ölüme mahkum etmek
doom to death
önceden mahkum etmek
pre doom
التركية - التركية

تعريف mahkum etmek في التركية التركية القاموس.

mahkûm etmek
Hüküm giydirmek
mahkûm etmek
Kötü bir duruma sürüklemek
mahkûm etmek
Mecbur etmek
mahkum etmek
المفضلات