تعريف mahalle في التركية الإنجليزية القاموس.
- (Çevre) neighborhood
Tom bought a bunch of inexpensive cameras to give to children who lived in his neighborhood.
- Tom onun mahallesinde yaşayan çocuklara vermek için bir sürü ucuz kameralar aldı.
Chris noticed Kate walking through the neighborhood with a strange boy.
- Chris Kate'i tuhaf bir çocukla mahallede yürürken fark etti.
- neighbourhood
After the earthquake the neighbourhood felt insecure.
- Depremden sonra mahalle emniyetsiz hissetti.
Sigh, this used to be a nice neighbourhood.
- Ah, ah, bu güzel bir mahalleydi.
- district
- quarter, district, street
- hometown
This song reminds me of my hometown.
- Bu şarkı bana mahallemi hatırlatır.
The parolee started to live in his hometown.
- Şartlı tahliye edilen mahkum mahallesinde yaşamaya başladı.
- quarter
You'd better get Tom to his quarters.
- Tom'u mahallesine götürsen iyi olur.
I'm going to my quarters.
- Ben mahalleme gidiyorum.
- (Argo) turf
- neighbourhood unit
- street
You have to enter your house number, suburb, post code and street seperately.
- Ev numaranı, mahalleni, posta kodunu ve sokağını ayrı ayrı yazmak zorundasın.
There's a convenience store diagonally across the street.
- Caddenin çaprazlama karşısında bir mahalle bakkalı var.
- quarrelsome woman
- (Kanun) settlement
- mahalle baskısı
- neighborhood pressure
- mahalle kahvesi
- coffeehouse
- mahalle karısı
- unmannerly woman
- mahalle karısı
- quarrelsome woman
- mahalle kavgası
- a free-for-all
- mahalle mektebi
- neighborhood school
- mahalle muhtarı
- reeve
- mahalle çocuğu
- urchin
- mahalle kahvesi
- The coffee-house in a neighbourhood
- mahalle mektebi
- neighbourhood school, local schoolprimary school in the hood
- mahalle sakinleri
- residents
- mahalle bakkalı
- (Ticaret) convenience store
- mahalle kahvesi gibi
- crowded, stuffy, and noisy
- mahalle karısı
- vulgar, quarrelsome woman; fishwife
- mahalle karısı
- unmannerly woman, quarrelsome woman
- mahalle maçı
- (Spor) jungle ball
- mahalle okulu
- (Eğitim) local school
- mahalle okulu
- (Eğitim) state school
- mahalle okulu
- (Eğitim) neighbourhood school
- mahalle okulu
- (Eğitim) public school
- mahalle papazı
- incumbent
- mahalle papazı
- rector
- mahalle papazı
- vicar
- mahalle çapkını
- inept womanizer
- mahalle çapkını
- a timid and rather unsuccessful Lothario
- mahalle çocuğu
- gamin, urchin, street Arab
- kenar mahalle
- suburb
He lives in a suburb, in a quiet suburb.
- O bir kenar mahallede yaşıyor, sessiz bir kenar mahallede.
- kenar mahalle
- outskirts
- yedi mahalle
- everywhere
- dış mahalle
- outskirts
My house is on the outskirts of town.
- Benim evim kentin dış mahallelerinde.
Tom lives on the outskirts of town.
- Tom kentin dış mahallelerinde oturuyor.
- mahalleler
- neighbourhoods
- yedi mahalle
- everybody
- bütün mahalle
- the whole parish
- emniyetli bir mahalle
- a safe neighborhood
- kenar mahalle
- rookery
- kenar mahalle
- slum
- kenar mahalle
- slum, outskirts
- kenar mahalle
- skirt
- kenar mahalle
- slums
- kenar mahalle poor neighborhood
- on the outskirts of a city
- o kapı/mahalle senin, bu kapı/mahalle benim dolaşmak
- to wander around everywhere
- yedi mahalle
- everybody; everywhere
- yedi mahalle
- everybody and his brother