I sent Tom to Boston in my place.
- Tom'u benim mahallemde Boston'a gönderdim.
This neighborhood is a good place to raise a family.
- Bu mahalle, bir aileyi geçindirmek için iyi bir yerdir.
The director wanted the local Asahi reporter to go to the scene of the crime.
- Yönetmen yerel Asahi muhabirinin suç mahalline gitmesini istedi.
Layla's car was last spotted in the neighborhood a day before Sami's murder.
- Leyla'nın arabası en son Sami'nin öldürülmesinden bir gün önce mahallede fark edildi.
In Arabic,"90" is frequently confused with "70", but the photograph of the inscription leaves no doubt about the reading "90".