Üniversitenin bağışı son on yılda giderek azalmıştır.
- The university's endowment has decreased steadily over the last ten years.
Kaçak ağaç kesimi önemli ölçüde azalmıştır.
- Illegal logging has decreased considerably.
Fiyatlar yüzde 20 ila 40 oranında azalmıştır.
- Prices have been reduced by 20 to 40 percent.
Pirinç üretimi azaldı.
- Production of rice has decreased.
İlaç onun acısını azalttı.
- The medicine decreased his pain.
Bunu indirimli bir fiyatla aldım.
- I bought it at a reduced price.
O kitabı indirimli bir fiyata satmıyoruz.
- We're not selling that book at a reduced price.