Lojban'ın geliştirilmesinde, dili ilk aşamasından beri tarafsız tutmak için çabalar tutarlı olarak yapılmıştır.
- In the development of Lojban, efforts were consistently made since the initial phase to keep the language culturally neutral.
Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
- I want a suit made of this material.
Birçok insan bu hikayenin düzmece olduğuna inanmak istemiyordu.
- Many people did not want to believe that this story was made up.
Bira şişeleri camdan yapılır.
- Bottles of beer are made of glass.
Otomobiller fabrikalarda yapılır.
- Automobiles are made in factories.
Tom'un düşüncesi uyduruk.
- Tom's mind is made up.
Komite on üyeden oluşmaktadır.
- The committee is made up of ten members.
Amerika 50 eyaletten oluşmaktadır.
- The United States is made up of 50 states.
O hepimiz için kahve yaptı.
- She made coffee for all of us.
Tereyağı sütten yapılır.
- Butter is made from milk.
Bira şişeleri camdan yapılır.
- Beer bottles are made of glass.
Etnik İran gıdalarında, sütten yapılan birçok ürün görebilirsiniz.
- In ethnic Iranian foods, you can see many products which are made of milk.
O, 20 dakika içinde yüzüne makyaj yaptı.
- She made up her face in 20 minutes.
O, eğitim yapmak için Amerika'ya gitmeye karar verdi.
- She has made up her mind to go to America to study.
Başkan tarafından yapılan konuşma taraftarlarını mutlu etti.
- The speech made by the president yesterday delighted his supporters.
Kongre tarafından yapılan planlara uyuyorum.
- I'm following the plans made by congress.
Bu kitap en eski insan yapısı köprülerin Yeni Taş Çağına kadar uzandığını söylüyor.
- This book says the earliest man-made bridges date back to the New Stone Age.
Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.
- Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings.
John already had two pair, aces and threes; he had a made hand.
Courtnall has it made in the shade now, big money, owns restaurants and a spiffy log cabin on a cliff over the crashing ocean.
I had no money, but if I could only find workable country, I might stock it with borrowed capital, and consider myself a made man.
I was made-up when the local team won.
He have me a made-up story of the events.
The clown was made-up hours before the show.
The front page was made-up but had to be changed at the last minute.
... people made lists by hand. ...
... duct-taped their entire body in neon duct tape. Or people who have just made giant cupcakes ...