maaşsız

listen to the pronunciation of maaşsız
التركية - الإنجليزية
unsalaried
{s} unpaid, not receiving a salary
maaş
wage

I spent all my wages in one day. - Ben bütün maaşımı bir günde harcadım.

Next year, the wages do increase, but most of the increase will disappear due to inflation. - Gelecek yıl maaşlara zam yapılacak ama enflasyon yüzünden zammın çoğu eriyecek.

maaş
salary

She is content with his present salary. - O, şu anki maaşından memnun.

Tom advanced Mary two week's salary. - Tom Mary'ye iki haftalık maaş avansı verdi.

maaş
pay

The pay is not adequate for a family of six. - Maaş altı kişilik bir aile için yeterli değildir.

I'm not cut out for gambling. Maybe I'm just unlucky, but working for my pay is more of a sure thing. - Ben kumar için biçilmiş kaftan değilim. Belki sadece şanssızım fakat maaşım için çalışmak daha emin bir şeydir.

maaş
(Ticaret) wages

Next year, the wages do increase, but most of the increase will disappear due to inflation. - Gelecek yıl maaşlara zam yapılacak ama enflasyon yüzünden zammın çoğu eriyecek.

That young man deserves a raise in his wages. - O genç adam, maaşındaki bir artışı hak ediyor.

maaş
emolument
maaş
allowance
maaş
{i} earnings
maaş
{i} compensation
maaş
stipend
maaş
payment
maaş
salary, stipend, pay, payment, screw; pension
التركية - التركية
Aylıksız
MAAŞ
(Osmanlı Dönemi) Geçinilecek şey. Yaşayış. Aylık para
maaş
Aylık