maaşsız

listen to the pronunciation of maaşsız
التركية - الإنجليزية
unsalaried
{s} unpaid, not receiving a salary
maaş
wage

I try to save 10% of my wages each month. - Her ay maaşımın %10'unu biriktirmeye çalışırım.

I paid his wages on the spot. - Maaşını hemen ödedim.

maaş
salary

My salary doesn't allow us to live extravagantly. - Benim maaşım bizim müsrifçe yaşamamıza izin vermez.

She gets a high salary. - O yüksek bir maaş alır.

maaş
pay

Recently, they have not been giving her her paycheck on time. - Son zamanlarda, ona maaş çekini zamanında vermiyorlar.

The pay is not adequate for a family of six. - Maaş altı kişilik bir aile için yeterli değildir.

maaş
(Ticaret) wages

I paid his wages on the spot. - Maaşını hemen ödedim.

Next year, the wages do increase, but most of the increase will disappear due to inflation. - Gelecek yıl maaşlara zam yapılacak ama enflasyon yüzünden zammın çoğu eriyecek.

maaş
emolument
maaş
allowance
maaş
{i} earnings
maaş
{i} compensation
maaş
stipend
maaş
payment
maaş
salary, stipend, pay, payment, screw; pension
التركية - التركية
Aylıksız
MAAŞ
(Osmanlı Dönemi) Geçinilecek şey. Yaşayış. Aylık para
maaş
Aylık
maaşsız
المفضلات