mağdur

listen to the pronunciation of mağdur
التركية - الإنجليزية
(Hukuk) victim

They are the so-called victims of war. - Onlar sözde savaş mağdurlarıdır.

We must provide food and clothes for the victims. - Mağdur kimselerin yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarını karşılamalıyız.

wronged, unjustly treated, mistreated, aggrieved
law - injured party
aggrieved

I was fine this morning until I noticed what they did to me. I'm feeling so aggrieved. - Bu sabah onların benim için yaptığını fark edinceye kadar iyiydim. Çok mağdur hissediyorum.

martyr
law injured party
wronged, mistreated, aggrieved, put-upon
wronged, unjustly treated
downtrodden
victimizing
downtrod
mağdur edici
victimizing
mağdur etmek
aggrieve
mağdur kimse
victim

We must provide food and clothes for the victims. - Mağdur kimselerin yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarını karşılamalıyız.

التركية - التركية
(Hukuk) Suçtan veya haksız eylemden zarar gören kimse
Haksızlığa uğramış, kıygın
Haksızlığa uğramış, kıygın: "Efendiler, asırlardır şarkta mağdur ve mazlum olan milletimiz..."- Atatürk
(Hukuk) KIYGIN
mağdur
المفضلات