Come on Monday afternoon, if possible.
- Mümkünse, Pazartesi öğleden sonra gel.
If possible, I'd like to go home now.
- Mümkünse, şimdi eve gitmek istiyorum.
Is it possible to reproduce 70 copies of your report which appeared in the November issue of The Network and distribute them to our agents?
- The Network'ün kasım meselesinde görünen raporunun 70 kopyasını üretmek ve onları ajanlarımıza dağıtmak mümkün mü?
I'd like to stay one more night. Is that possible?
- Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
His plan seemed to be too difficult, but before long it proved to be feasible.
- Onun planı çok zor gibi görünüyordu, ama çok geçmeden önce mümkün olduğu anlaşıldı.
At first blush, Tom's suggestion seemed feasible.
- İlk bakışta, Tom'un önerisi mümkün görünüyordu.
It is not likely that he did it on purpose.
- Onu kasten yapması mümkün değil.
Tom knew Mary wasn't likely to know how to speak French.
- Tom, Mary'nin Fransızca konuşmayı bilmesinin mümkün olmadığını biliyordu.
It is probable that she will come tomorrow.
- Onun yarın gelecek olması mümkün.
It's possible, but not probable.
- Bu mümkün, ama olası değildir.