It is possible that he is telling a lie.
- Onun yalan söylüyor olması mümkündür.
I'd like to stay one more night. Is that possible?
- Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
At first blush, Tom's suggestion seemed feasible.
- İlk bakışta, Tom'un önerisi mümkün görünüyordu.
What you're suggesting doesn't seem feasible.
- Önerdiğin şey mümkün görünmüyor.
Tom knew Mary wasn't likely to know how to speak French.
- Tom, Mary'nin Fransızca konuşmayı bilmesinin mümkün olmadığını biliyordu.
It's not likely but possible.
- Mümkün değil ama olası.
It is probable that she will come tomorrow.
- Onun yarın gelecek olması mümkün.
It's possible, but not probable.
- Bu mümkün, ama olası değildir.