All of us want to live as long as possible.
- Hepimiz mümkün olduğu kadar uzun yaşamak istiyoruz.
It's possible that the drinking water has chlorine, lead, or similar contaminants in it.
- İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün.
It is not likely that he did it on purpose.
- Onu kasten yapması mümkün değil.
It's not likely Tom will do what we ask.
- Tom'un istediğimizi yapması mümkün değil.
His plan seemed to be too difficult, but before long it proved to be feasible.
- Onun planı çok zor gibi görünüyordu, ama çok geçmeden önce mümkün olduğu anlaşıldı.
What you're suggesting doesn't seem feasible.
- Önerdiğin şey mümkün görünmüyor.
It's possible, but not probable.
- Bu mümkün, ama olası değildir.
It is probable that she will come tomorrow.
- Onun yarın gelecek olması mümkün.
Is it possible to reproduce 70 copies of your report which appeared in the November issue of The Network and distribute them to our agents?
- The Network'ün kasım meselesinde görünen raporunun 70 kopyasını üretmek ve onları ajanlarımıza dağıtmak mümkün mü?
Is it possible to see Venus tonight?
- Venüsü bu gece görmek mümkün mü?