mülksüzleştirme

listen to the pronunciation of mülksüzleştirme
التركية - الإنجليزية
dispossession
{n} the act of putting out or from
the expulsion of someone (such as a tenant) from the possession of land by process of law
freeing from evil spirits
The putting out of possession, wrongfully or otherwise, of one who is in possession of a freehold, no matter in what title; called also ouster
{i} act of depriving of home or property, confiscation, eviction
The act of putting out of possession; the state of being dispossessed
mülk
{i} premises
mülk
possession

It is preoccupation with possession, more than anything else, that prevents men from living freely and nobly. - Bu, başka her şeyden daha fazla, insanların özgürce ve mertçe yaşamasını engelleyen mülk ile ilgili kaygıdır.

The ball is that boy's prized possession. - Top o çocuğun değerli mülküdür.

mülk
property

Everyone has the right to own property alone as well as in association with others. - Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.

The eldest son succeeded to all the property. - En büyük oğlan bütün mülkiyetin varisi oldu.

mülk
asset
mülk
estate

Tom donated his estate to create a wildlife sanctuary. - Tom bir yaban hayatı sığınma evi yaratmak için mülkünü bağışladı.

Layla owned a huge estate in Texas. - Leyla, Teksas'ta büyük bir mülke sahipti.

mülk
real
mülk
tangible
mülk
acres
mülk
power
mülk
(Ticaret) article
mülk
ground
mülk
havings
mülk
freehold
mülk
real property
mülk
tenement
mülk
real estate, property
mülk
domain

Is that book in the public domain? - O kitap kamu mülkiyetinde mi?

mülk
hereditament
mülk
(Hukuk) property, assets, estate
mülk
landed property
mülk
possessions
mülk
condo

I'm considering buying a condominium. - Ben bir kat mülkiyeti almayı düşünüyorum.

Did you know that he bought a condominium? - Onun bir kat mülkiyeti aldığını biliyor muydun?

mülk
demesne
التركية - التركية

تعريف mülksüzleştirme في التركية التركية القاموس.

MÜLK
(Osmanlı Dönemi) Hüküm ile bir şeyin zabt ve tasarrufu
MÜLK
(Osmanlı Dönemi) İzzet, azamet, şevket
MÜLK
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin dış yüzü
MÜLK
(Osmanlı Dönemi) Akıl sahiplerini tasarruf etmek
MÜLK
(Osmanlı Dönemi) Mâlik olmak.Her şeyin bir mülk, diğeri melekut, yâni bir dış, diğeri iç olmak üzere iki ciheti vardır. Mülk ciheti bazı şeylerde güzeldir, bazı şeylerde de çirkin görünür; âyinenin arka yüzü gibi. Melekut ciheti ise, her şeyde güzeldir ve şeffaftır. Ayinenin dış yüzü gibi. Öyle ise; çirkin görünen şeyin yaradılışı, çirkin değildir
MÜLK
(Osmanlı Dönemi) İnsanın sahip ve malik olduğu şey
MÜLK
(Osmanlı Dönemi) Mal. Yer. Bina
Mülk
(Osmanlı Dönemi) SAYDANİ
Mülk
(Osmanlı Dönemi) MÜLKET
Mülk
(Osmanlı Dönemi) HAVEL
Mülk
(Osmanlı Dönemi) KABZ
Mülk
(Osmanlı Dönemi) YED
mülk
Ev, dükkân, arazi gibi taşınmaz mal
mülk
(Osmanlı Dönemi) mal, yer, bina
mülk
Vakıf olmayıp doğrudan doğruya birinin malı olan yer veya yapı
mülk
Devletin egemenliği altında bulunan toprakların bütünü, ülke
mülksüzleştirme
المفضلات