You don't have to struggle.
- Mücadele etmek zorunda değilsin.
We always had to struggle.
- Hep mücadele etmek zorundaydık.
During the time period known as Paleolithic, man had to struggle for his survival.
- Paleolitik olarak bilinen dönem sırasında, insan hayatta kalmak için mücadele etmek zorundaydı.
Why do I always need to struggle with such problems?
- Neden her zaman bu tür sorunlarla mücadele etmek gerekiyor?
She didn't want to fight no more.
- Artık mücadele etmek istemiyordu.
Doctors suggest drugs to fight diseases.
- Hastalıklarla mücadele etmek için doktorlar ilaçlar öneriyor.
Tom stopped struggling.
- Tom mücadele etmeyi durdurdu.