müşteri̇

listen to the pronunciation of müşteri̇
التركية - الإنجليزية

تعريف müşteri̇ في التركية الإنجليزية القاموس.

müşteri
client

To do our part to protect the elderly, we work to educate and watch out for our clients during our caregiving activities. - Yaşlıları korumak için üzerimize düşeni yapmak amacıyla, bakım çalışmalarımız sırasında müşterilerimizi eğitmeye ve onlara göz kulak olmaya çalışıyoruz.

The lawyer has many clients. - Avukat birçok müşterisi vardır.

müşteri
customer

In North America, business operates on the customer is always right principle. - Kuzey Amerika'da işler, Her zaman müşteri haklıdır. prensibi ile yapılır.

The customer rejected everything that I showed her. - Müşteri, gösterdiğim her şeyi reddetti.

Müşteri
astr. Jupiter
müşteri
patron

He's been a patron of this store for many years. - O yıllardır bu mağazanın bir müşterisi.

müşteri
patronizer
müşteri
shopper

The shoppers stood in a line. - Müşteriler sırada bekledi.

Mary is a mystery shopper. - Mary gizli müşteridir.

müşteri
buyer

Most home buyers have very little imagination. - Çoğu ev müşterisinin çok az hayal gücü vardır.

I hope I can find a buyer for this. - Umarım bunun için bir müşteri bulabilirim.

müşteri
purchaser
müşteri
customer, purchaser, buyer, client
müşteri
taker
müşteri isteğine göre değiştirmek
customize
müşteri hizmet servisi
customer service
müşteri kaptırmak
to lose customer
müşteri memnuniyeti
customer satisfaction
müşteri sorumlusu
customer representative
müşteri ana teçhizatı
(Askeri) customer premise equipment
müşteri bulamama
consumer resistance
müşteri bulamama
sales resistance
müşteri bulmak için yavaş ilerleyen taksi
crawler
müşteri defteri
(otel) visitor's book
müşteri hizmet timi
(Askeri) customer service team
müşteri hizmetleri
customer service
müşteri olmak
buy into
müşteri çeken ucuz mal
leader
müşteri çekici ucuz mal
leading article
müşteri çekmek için zararına satılan mal
loss leader
müşteri çekmeye çalışmak
tout
müşteri önem derecesi
(Ticaret) customer importance rating
müşteriler
clientele

Majority of his clientele are poor people. - Müşterilerinin çoğunluğu yoksul insanlardır.

sürekli müşteri
patron
müşteri
(Ticaret) vendee
müşteri
(Astronomi) jupiter
müşteri
(Ticaret) customers

In this line of work, if you make a grim face the customers won't come. - Bu iş sırasında, sert surat yaparsan, müşteriler gelmez.

As for dogs, customers may not bring them into this store. - Köpeklere gelince, müşteriler onları bu mağazaya getiremiyebilirler.

müşteri
(Ticaret) debtor
titiz müşteri
(Ticaret) exact customer
müşteri
clientele

Majority of his clientele are poor people. - Müşterilerinin çoğunluğu yoksul insanlardır.

This establishment attracts a clientele of both tourists and businessmen. - Bu şirket hem turistlerden hem de iş adamlarından müşteri çekiyor.

müşteri
connection
müşteri
emptor
müşteri
custom

We had no customers, so we shut the shop early. - Müşterimiz yoktu, bu yüzden mağazayı erken kapattık.

The customer rejected everything that I showed her. - Müşteri, gösterdiğim her şeyi reddetti.

devamlı müşteri
frequenter
gölge müşteri
mystery shopper
müşteriler
(Ticaret) costumers
bireysel müşteri
(Ticaret) retail customer
devamlı müşteri
patronizer
devamlı müşteri
habitue
devamlı müşteri
regular

I'm a regular at a restaurant in this neighborhood. Let's have lunch there today. - Bu çevredeki bir restoranda devamlı müşteriyim. Bugün orada öğle yemeği yiyelim.

I'm a regular at this gym. - Bu spor salonunda devamlı müşteriyim.

lütfen müşteri hizmetlerine sorun
Please ask customer service
muharebe meteoroloji timi; müşteri bekleme zamanı
(Askeri) combat weather team; customer wait time
muhtemel müşteri
prospect
müşteriler
constituency
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Bir yıldız ismidir. Jüpiter
(Osmanlı Dönemi) Malı parayla alan. Satılan malı alan
(Osmanlı Dönemi) İstekli, arzulu
Müşteri
(Osmanlı Dönemi) Jüpiter gezegeni
müşteri
Jüpiter
müşteri
Alıcı, hizmet gören ve karşılığında ücret ödeyen kimse: "(berber) Fırçayı iyice sabunlar, hoş vuruşlarla dolaştırırdı müşterinin yüzünde."- N. Cumalı
Müşteri
Erendiz, Jüpiter
müşteri
Alıcı, hizmet gören ve karşılığında ücret ödeyen kimse
müşteri hizmeti
Müşteriye verilen hizmet
gizli müşteri
Bir kişi ya da kurumun kimliğini belli etmeden başka kurum veya kişilerin hizmet kalitesini incelediği çalışmaları gizlice yapan müşteri
gölge müşteri
Bir kişi ya da kurumun kimliğini belli etmeden başka kurum veya kişilerin hizmet kalitesini incelediği çalışmaları gizlice yapan müşteri
yağlı müşteri
Bol paralı, çok alışveriş yapan müşteri
الإنجليزية - التركية

تعريف müşteri̇ في الإنجليزية التركية القاموس.

müşteri temsilcisi
Customer Representative
müşteri̇
المفضلات