O, dinozorun sadık minyatürüne baktı.
- He stared at the faithful miniature of the dinosaur.
Sözüne sadık olmalısın.
- You must be faithful to your word.
Köpeklerin vefakarlığı bizi etkiler.
- Dogs' faithfulness impresses us.
Ülkeme sadakatle hizmet edeceğim.
- I will serve my country faithfully.
Tom görevlerini sadakatle gerçekleştirdi.
- Tom performed his duties faithfully.