Onlar sevgi ile kucaklaştı.
- They embraced lovingly.
Aşk, sürekli olarak gizem ve sefalettir.
- Love is mystery and misery indefinitely.
Aşkın kör olduğunu söylüyorlar.
- They say love is blind.
Sevmek kolay fakat sevilmek zordur.
- It is easy to love, but hard to be loved.
Ne kadar zor bir şey, sevmek ve akıllı olmak, ve her ikisi birden.
- How difficult a thing it is, to love, and to be wise, and both at once.
' Felsefe ' bilgelik sevgisi anlamına gelen Yunanca bir kelimedir.
- 'Philosophy' is a Greek word that means the love of wisdom.
Yoksulluk kapıdan içeri girdiğinde, sevgi pencereden dışarı uçar.
- When poverty comes in at the door, love flies out the window.
Maury Povich'e gelen insanlar genellikle sevgililerinin onları aldattıkları ile ilgili önemli iddialarda bulunmaktadırlar.
- The people who come on the Maury Povich show often make pretentious claims about their lovers cheating on them.
Onun sevgilisi İngiliz hükümeti için çalışan bir casus.
- Her lover is a spy working for the British government.
Sizinle yaşamayı seviyorum.
- I love living with you.
Üzgünüm, seni seviyorum.
- I'm sorry, I love you.
Sana yardım etmek isterim ama çok fazla meşgulüm.
- I'd love to help you out, but I'm terribly busy.
Başkalarına yardım etmeyi severim.
- I love to help others.
Senin ona aşık olduğun kadar, onun sana aşık olduğunu bilmiyorsan; birine aşık olmak zordur.
- It's hard to love somebody when you don't know whether they love you as much as you love them.
Sana âşık olmaktan kendimi alamadım.
- I couldn't help but fall in love with you.
Hayatımın geri kalanı boyunca seni seveceğim.
- I'll love you for the rest of my life.
Hayatımı ve paramı sevdim.
- I loved my life and my money.
O bana 'Seni seviyorum' dedi.
- She said 'I love you' to me.
eBay'dan satın almayı çok seviyorum.
- I love buying on eBay.
Leyla çok sevecen bir anne gibi görünüyordu.
- Layla seemed a very loving mother.
Linda çok sevecen bir anneydi.
- Linda was a very loving mother.
Sevgi dolu bir ailem var.
- I have a loving family.
Sevgi dolu yaşlı bir çifti izlemek keyifli.
- It is pleasant to watch a loving old couple.
Çocukların sevilmeye ihtiyacı vardır.
- Children need loving.
Sevmekte sevilmekten daha fazla zevk vardır.
- There is more pleasure in loving than in being loved.
Onlar bütün gece boyunca seviştiler.
- They made love all night long.
Gerçeği söylüyorum ve sevişmek istiyorum.
- I tell the truth and I want to make love.
Seven bir kalp, tüm bilginin başlangıcıdır.
- A loving heart is the beginning of all knowledge.
Tom'un seven ebeveynleri vardı.
- Tom had loving parents.
Biz komşularımızı sevmeliyiz.
- We should love our neighbors.
Ne kadar zor bir şey, sevmek ve akıllı olmak, ve her ikisi birden.
- How difficult a thing it is, to love, and to be wise, and both at once.
Tom sevgi dolu ve şefkatli bir beyefendi.
- Tom is a loving and caring gentleman.
Onun şefkatli bir ailesi var.
- She has a loving family.
Mold loves moist, dark places.
I love what you've done with your hair.
So that’s fifteen-love to Kournikova.
I know how difficult your position is, I said; but don't feel that you are alone. There is--is one here who--who would do anything in the world for you, I ended lamely. She did not withdraw her hand, and she looked up into my face with tears on her cheeks and I read in her eyes the thanks her lips could not voice. Then she looked away across the weird moonlit landscape and sighed. Evidently her new-found philosophy had tumbled about her ears, for she was seemingly taking herself seriously. I wanted to take her in my arms and tell her how I loved her, and had taken her hand from the rail and started to draw her toward me when Olson came blundering up on deck with his bedding.
I wish I could love her all night long.
You shall love the Lord your God with your whole heart, and your whole mind, and your whole soul; you shall love your neighbor as yourself. (Matt. 22:37-38).
Hello, love, how can I help you?.
I love the fact that the coffee shop now offers fat-free chai latte.
My love of cricket knows no bounds.
I met my love by the gasworks wall.
his loving wife.