Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

looking; appearing; as, better or worse liking

listen to the pronunciation of looking; appearing; as, better or worse liking
الإنجليزية - التركية

تعريف looking; appearing; as, better or worse liking في الإنجليزية التركية القاموس.

liking
{i} hoşlanma

Fred Jane'den hoşlanmaya başladı ve onunla çıkmaya başladı. - Fred took a liking to Jane and started dating her.

Fred Jane'den hoşlanmaya başladı ve onlar birbiriyle görüşmeye başladı. - Fred took a liking to Jane and they started seeing each other.

liking
{i} beğeni

Onun zengin gıdalar için büyük bir beğenisi vardır. - She has a great liking for rich foods.

liking
hoşlanarak
liking
sempati
liking
(for ile) sevme
liking
düşkünlük
liking
{f} hoşlan

Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil. - I cannot help liking him in spite of his many faults.

Birinden hoşlanmak ve birini sevmek arasındaki fark nedir? - What's the difference between liking and loving someone?

liking
{i} zevk

O bana tamamen zevkime uygun bir kravat verdi. - She gave me a necktie which was completely to my liking.

liking
sev/iste/beğen
liking
{i} meyil
liking
{i} sevme

Birinden hoşlanmak ve birini sevmek arasındaki fark nedir? - What's the difference between liking and loving someone?

Hiç kimsenin beni sevmemesine alışkınım. - I'm used to no-one liking me.

liking
alâka
liking
{i} sevgi
liking
{i} ilgi
liking
{i} ilgi; eğilim
liking
for ile sevme
liking
{i} hoşlanma, sevme; beğenme
الإنجليزية - الإنجليزية
liking
looking; appearing; as, better or worse liking
المفضلات