Tom'un çıkarlarını gözetmek zorundayım.
- I have an obligation to look out for Tom's interests.
Tom'a dikkat etmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to look out for Tom.
Tom'un çıkarlarına dikkat etmek zorundayım.
- I have an obligation to look out for Tom's interests.
Tom yiyecek bir şey aramak için dışarı çıktı.
- Tom went out to look for something to eat.
Dolma kalemimi aramak zorundayım.
- I have to look for my pen.
Kitabı bulmaya çalışmak için birçok dükkana gittim.
- I went to many shops to look for the book.
Vahşi köpeğe dikkat edin!
- Look out for the wild dog!
Yankesicilere dikkat et.
- Look out for pickpockets.
Niçin Tom'u aramıyorsun?
- Why don't you look for Tom?
Polis Tom'a onun kızını arayacağına söz verdi.
- The police promised Tom that they would look for his daughter.
Her ikisi de dışarıya bakmak için pencereye gitti.
- Both of them went to the window to look outside.
Dışarıya bakmak istiyorum.
- I'd like to take a look outside.
Tom'a dikkat etmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to look out for Tom.
Tom'un çıkarlarına dikkat etmek zorundayım.
- I have an obligation to look out for Tom's interests.
Tom'un çıkarlarını gözetmek zorundayım.
- I have an obligation to look out for Tom's interests.
Tom'un çıkarlarını gözetmek zorundayım.
- I have an obligation to look out for Tom's interests.
Dikkat edin! Gelen bir kamyon var!
- Look out! There's a truck coming!
Dikkat! Gelen bir araba var.
- Look out! There's a car coming.
He spent his life looking for the truth.
Look out, and you will see the rain has stopped.
Then she straightened the kitchen, lit the lamp, mended the fire, looked out the washing for the next day, and put it to soak.
While you're in the city center, look out for the dodgy street vendors.