Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I visited my grandmother.
Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
- A long time ago, there was a bridge here.
Uzun zamandır burada yaşıyorum.
- I've been living here for a long time.
Uzun zamandır istediğim fotoğraf makinesi budur.
- This is the very camera I've wanted for a long time.
Bunu epeydir yapmak istiyordum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Bunu çoktandır yapmak istiyorum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Ayaklanmayı bastırmak uzun sürecek.
- It will take a long time to suppress the revolt.
Uzun süre görüşmedik. Ben, işini tekrar değiştirmiş olduğunu duydum.
- Long time, no see. I hear that you've changed your job again.
Tom ve Mary Boston'un uzun süreli sakinleri.
- Tom and Mary are longtime residents of Boston.
Tom ve Mary uzun süreli sakinlerdir.
- Tom and Mary are longtime residents.
Dave! Long time no hear! How has Boston been treating you?.
Dave! Long time no see! How has Boston been treating you?.
... And that's been our policy for a very long time. ...
... relevant for very long time. ...