Ben de sık sık yalnızlık yaşarım.
- I also often experience loneliness.
Yalnızlık artık beni mutlu etmeyen bir hastalık.
- The loneliness is a disease that makes me not happy anymore.
Yalnız bir hayat yaşadı.
- She lived a lonely life.
O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı.
- She always comforted herself with music when she was lonely.
En kötü yalnızlık, samimi bir dosttan mahrum olmaktır.
- The worst solitude is to be destitute of sincere friendship.
Yalnızlık ile izole edilmeyi birbirine karıştırmamak gerek. Bunlar iki farklı şey.
- We shouldn't confuse solitude with isolation. They are two separate things.
Hiç yapayalnız kaldın m?
- Do you ever get lonely?
O burada yapayalnız olmayacak.
- It won't be lonely here.
Tom yalnız ve mutsuz.
- Tom is lonely and unhappy.
Tom olmadan burası çok ıssız olacak.
- It's going to be very lonely here without Tom.
O, bu ıssız yerde tek başına taşıyor.
- He lives in this lonely place by himself.
... loneliness on health. ...
... that said alleviate your loneliness? ...