Tom düğümü çözerken bıçağı dişlerinin arasında tuttu. - Tom held the knife between his teeth as he untied the knot.
Tom düğümü çözerken bıçağı dişlerinin arasında tuttu.
Tom held the knife between his teeth as he untied the knot.
Bu düğümü çözemiyorum. - I can't untie this knot.
Bu düğümü çözemiyorum.
I can't untie this knot.
Sırtım yumrularla dolu. - My back is full of knots.
Sırtım yumrularla dolu.
My back is full of knots.
Jeremy had a knot on his head where he had bumped it on the bedframe.