Sana küçük bir şey getirdim.
- I brought you a little something.
Sana küçük bir şey getirdim.
- I've brought you a little something.
O yumuşak kilden ufak bir heykel yaptı.
- He made a little statue out of soft clay.
Sana ufak bir hediyem var.
- I have a little present for you.
Onun az miktarda kazanma şansı vardır.
- There is little chance of his winning.
Sahip olduğum az miktarda parayı ona verdim.
- I gave him what little money I had.
Sahip olduğu azıcık parayı çocuğa verdi.
- He gave the boy what little money he had.
Kanepede azıcık kestir.
- Take a little nap on the sofa.
Birazcık öğrenme tehlikeli bir şeydir.
- A little learning is a dangerous thing.
Tom birazcık tart aldı.
- Tom got a little bit of pie.
Tom senin kızından biraz daha genç.
- Tom is a little younger than your daughter.
Tom benden biraz daha genç.
- Tom is just a little younger than I am.
Karıncaların yaşamını önemsiz sayma.
- Don't think little of the ants' lives.
Steroyu biraz kısar mısın?
- Would you turn down the stereo a little?
Kısa bir süre için burada kalıyorum.
- I'm staying here for a little while.
Ne yazık ki o bu değişiklikleri kabul etmek için biraz fazla dar görüşlüdür.
- Unfortunately he's a little too narrow-minded to accept these changes.
Anne oğullarına hemen hemen hiç bir şey söylemedi.
- The mother said little to the sons.
Anne kızlarına hemen hemen hiç bir şey söylemedi.
- The mother said little to the daughters.
O kadar az zamanım vardı ki öğle yemeğini aceleyle yemek zorunda kaldım.
- I had so little time that I had to eat lunch in a hurry.
Boşa geçirecek çok az zamanımız var.
- We have little time to waste.
Sahip olduğum az miktarda parayı ona ödünç verdim.
- I lent him what little money I had.
Üzerimdeki az miktarda parayı ona verdim.
- I gave her what little money I had with me.
His littleness didn't bother him, except when he needed to get something off the top shelf.
We had very little to do.
She spoke little and listened less.
It's of little importance.
This is a little table.
In the forties, hurdy-gurdy men could still be heard in all those East Coast cities with strong Italian neighbourhoods: New York, Baltimore, Philadelphia and Boston. A visit to Baltimore's Little Italy at that time was like a trip to Italy itself.
That's the biggest little kid I've ever seen.
I have small change with me.
- I have a little money with me.
Dead flies cause the ointment of the apothecary to send forth a stinking savour: likewise a small act of folly unto him that is esteemed for wisdom and honour.
- As dead flies give perfume a bad smell, so a little folly outweighs wisdom and honor.