تعريف linking في الإنجليزية التركية القاموس.
- {s} bağlayıcı
- birleştirme
- (Bilgisayar) bağlanıyor
- (Bilgisayar) bağlanılıyor
- (sıfat) bağlayıcı
- ilintileme
- bağlantı
- aktarmalı
- link
- {f} bağlamak
- link
- bağ
Bir zincir birçok bağlantıdan oluşur.
- A chain is made up of many links.
Olaylar yakından bağlantılı idi.
- The events were closely linked.
- link
- halka
Bir zincir en zayıf halkasından daha güçlü değildir..
- A chain is no stronger than its weakest link.
Halkanın biri kopuksa, tüm zincir kopuktur.
- One link broken, the whole chain is broken.
- link
- {i} bağlantı
Olaylar yakından bağlantılı idi.
- The events were closely linked.
ABD'de ülke çapındaki bir ankete göre Müslümanların terörle bağlantılı olduğu yaygın bir inançtır.
- It is a prevalent belief, according to a nationwide poll in the United States, that Muslims are linked with terrorism.
- linking machine
- (Tekstil) remayöz
- linking loader
- linklemeli yükleyici
- linking shot
- bağlayıcı çekim
- linking phrases
- bağlayıcı sözcükler
- linking verb
- fiil bağlantı
- linking verbs
- fiiller bağlantı
- linking words
- kelimeleri birbirine bağlayan
- linking and embedding objects
- nesne bağlama ve katıştırma
- linking files
- Dosyaları bağlama
- linking loader
- (Bilgisayar,Teknik) bağlaçlamalı yükleyici
- linking morpheme
- (Dilbilim) bağlayıcı biçimbirim
- linking pin
- (Ticaret) ilişkilendirme görevi
- linking shot
- (Sinema) ek plan
- linking shot
- (Sinema) ek çekim
- linking station
- (Askeri) ARACI İSTASYON: Haberleri bir şebekeden diğerine nakletmek için kullanılan telsiz istasyonu
- linking verb
- (Dilbilim) ilgi eylemi
- linking verb
- (Dilbilim) bağlayıcı eylem
- linking words
- (Dilbilim) kenet-sözcükler
- link
- bağlantı kurmak
- edge linking
- (Bilgisayar) ayrıt bağlama
- link
- (Askeri) bakla
- link
- rotilli kol
- link
- üzengi
- link
- (Askeri) haberleşme irtibatı
- link
- zincirlenmek
- link
- (Bilgisayar) ilintilemek
- link
- (Askeri) muhabere bağı
- link
- (Askeri,Teknik) hat
- link
- (Bilgisayar) bağlantılama
- link
- bağlantılı
Olaylar yakından bağlantılı idi.
- The events were closely linked.
ABD'de ülke çapındaki bir ankete göre Müslümanların terörle bağlantılı olduğu yaygın bir inançtır.
- It is a prevalent belief, according to a nationwide poll in the United States, that Muslims are linked with terrorism.
- link
- (Bilgisayar) bağlan
Tom bloğundan benim siteme bağlandı.
- Tom linked to my website from his blog.
Bir zincir birçok bağlantıdan oluşur.
- A chain is made up of many links.
- link
- ilişki
Dünya savaşı hayali, doğrusal bir dinle ilişkilendirilebilir.
- The dream of world war may be linked to a linear religion.
- link
- ara bağlantı parçası
- link
- radyo/tv link
- link
- irtibat
- link
- palet baklası
- link
- link
- link
- (Mekanik) biyel
- link
- birbirine bağlamak
- link
- mekanik tertibat
- link
- birbirine bağlanmak
- link
- halka (zincir)
- dynamic linking
- dinamik bağlantı
- dynamic linking and loading
- dinamik bağlantılama ve yükleme
- link
- {f} bağla
Olaylar yakından bağlantılı idi.
- The events were closely linked.
Bir zincir birçok bağlantıdan oluşur.
- A chain is made up of many links.
- link
- (together/up ile) bağlamak
- link
- zincir halkası
- link
- birleştirmek
- object linking and embedding
- nesne bağlama ve katma
- dynamic linking
- devingen bağlantı
- dynamic linking
- Devingen Bağlanım
- edge linking
- ayrit baglama
- link
- kulis
- link
- {i} eklem
Tatoeba'nı yeni versiyonu, insanları eklemeye ve onlarda redaksiyon yapmaya olanak sağlayacak!
- The new version of Tatoeba will allow linking people, and even editing them!
- link
- (Askeri) HAL, BAĞLANTI, BAĞ, İRTİBAT: Muhaberede iki nokta arasında haberleşme tesis ve imkanlarının bulunduğunu belirten genel terim
- link
- {i} kol düğmesi
- link
- mesaha zincirinin 20 santimetre boyunda bir ölçü halkası
- link
- (Tıp) Zincir şeklindeki oluşumun halkalarından her biri, bağlayıcı ödev gören halka
- link
- {f} eklemek
- link
- {f} birleşmek
- link
- (İnşaat) bağlantı, mafsal
- link
- {f} birbirine bağlamak, birleştirmek, zincirlemek; birbirine bağlanmak
- link
- {f} eklenmek
- link
- {i} meşale
- link
- zincir baklası
- link
- {i} radyo, TV link
- link
- (Askeri) (COMMUNICATIONS) MUHABERE BAĞI, HABERLEŞME İRTİBATI: İki nokta arasında haberleşme irtibatının mevcut olduğunu göstermek üzere kullanılan telsiz istasyonu
- link
- {f} ulamak
- link
- Web sayfasındaki bir noktadan ( Sözcük , metin, yada resim ) Baska bir web sayfasına bağlanmayı sağlayan arabirim. İmleç üstüne gelindiğinde el şekline dönüşür. Link kullanıcıyı o konuyla ilgili baska bir sayfaya ya da bilgisayara yönlendirebilir.Link Bir metin parçasının üzerindeyse Hypertext denir. örnek; yandaki linke tıklayarak karikatür sitesinden çok sayıda sanatsal karikatürü ücretsiz indirebilir, kullanabilirsiniz
- link
- (Hukuk) bağıntı
- object linking and embedding
- Nesne Bağlama ve Katıştırma