O bana yarım düzine keten mendil verdi.
- He gave me a half dozen linen handkerchiefs.
Tom keten ve yün arasındaki farkı bilmiyor.
- Tom doesn't know the difference between linen and wool.
Kirli çamaşırlarını ortaya dökme.
- Don't wash your dirty linen in public.
Annem yatağıma temiz çarşaf koydu.
- My mother put clean linen on my bed.
linen colour:.
She put the freshly cleaned linens into the linen closet.