Sami ve Leyla'nın karşılaşmaları işyerleri ile sınırlıydı.
- Sami and Layla's encounters were limited to their workplace.
Be sınıftaki öğrenci sayısı on beşle sınırlı.
- The number of students in this class is limited to 15.
Sınırlı kaynaklarımız var.
- We have limited resources.
Biletlerin sayısı sınırlıydı.
- The number of tickets was limited.
Birinin ne kadar tahammül edeceğine dair bir sınır var.
- There is a limit to how much one can tolerate.
İnsanlığın ilerlemesi için sınır yoktur.
- There is no limit to human progress.
Bu sınırlı ekspres Sendai'ye gider.
- This limited express is bound for Sendai.
Şu çocuklar sözlü becerilerini sınırladı.
- Those children have limited verbal skills.
Özgürlüklerimiz sınırlanıyor.
- Our freedoms are being limited.
... but the human skills decided limited to be like that joke about how can you tell ...
... but not limited to airplane crashes in Iran that are said to have been caused by old planes ...