The storm will make it impossible for the ship to leave port.
- Fırtına geminin limandan ayrılmasını imkansız hale getirdi.
That ship goes abroad from this port.
- Şu gemi bu limandan yurt dışına gider.
The harbor can be blocked.
- Liman bloke edilebilir.
Sydney has a beautiful natural harbor.
- Sydney'in güzel bir doğal limanı vardır.
The police found Tom's body floating in the harbour.
- Polis, Tom'un vücudunu limanda yüzerken buldu.
The ship anchored in the harbour and unloaded its goods.
- Gemi limana demir attı ve yükünü boşalttı.
Odessa and Sebastopol are seaports on the Black Sea.
- Odessa ve Sivastopol Karadeniz'de limandır.
The girl was gazing at the dock.
- Kız limana bakıyordu.
Hundreds of ships left American ports.
- Yüzlerce gemi Amerikan limanlarından ayrıldı.
Many ports are in the east.
- Pek çok limanlar doğudadır.
Is there a marina nearby?
- Yakında bir yat limanı var mı?
Tom is heading to the marina.
- Tom yat limanına gidiyor.