O başka bir yerde yaşıyor ve dahası, onu görmek istiyor gibi hissetmiyorum.
- He lives elsewhere and, moreover, I don't feel like seeing him.
Çanta büyüktü ve dahası ağırdı.
- The bag was big, and moreover, it was heavy.
Onun evi çok küçük ve üstelik çok eski.
- His house is small and moreover it's old.
Ev iyi görünüyordu, üstelik fiyat en uygundu.
- The house looked good; moreover, the price was right.