senin gibi birini istiyorum.
Senin gibi bir kadın bulacağımı asla düşünmedim.
- I never thought I would find a woman like you.
Senin gibi bir kız arıyorum.
- I've been looking for a girl like you.
Bana o şekilde karşılık verme.
- Don't talk back to me like that.
Onu o şekilde bırakmak ister misin?
- Do you want to leave it like that?
Bunun gibi hikayeler beni büyülüyor.
- Stories like that fascinate me.
Bunun gibi bir şey yapmalıyız.
- We should make something like that.
Ben asla öyle bir şey duymadım.
- I never heard anything like that.
Ben asla öyle bir şey söylemezdim.
- I would never say anything like that.
Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar.
- He often shuts himself up in the study and writes things like this.
Böyle bir durumun tekrar olacağının olası olmadığını düşünüyorum.
- I think it's unlikely that a situation like this one would ever occur again.
Bütünüyle bunun gibi bir şey hiç görmedim.
- I've never seen anything quite like this.
Bunun gibi bir kamera almak istiyorum.
- I would like to get a camera like this.
Bunu bir daha asla bu şekilde yapma!
- Never ever do it like this again!
Bu şekilde giyindiğim için üzgünüm.
- I'm sorry that I'm dressed like this.
İsterseniz biraz para ödünç verebilirim.
- I can lend you some money if you like.
İsterseniz, ben size satranç oynamayı öğretirim.
- If you like, I will teach you to play chess.
Böyle konuşmak için aptal olmalı.
- He must be a fool to talk like that.
Senin böyle bir şey yapman alışılmadık bir durum.
- It's unusual for you to do something like that.
So, we'll buy the green one, then? Reply. As you like.
I can't give you a raise now; if I did, this whole company would go bankrupt, and you wouldn't have a job at all. Now how do you like them apples?.
Our governor has just vetoed a bill that would offer more money to our schools. How do you like them apples?.
This band's genre can be described as, if you like, New Wave or Post-Punk.
But imagine, if you like, a world where climate change did not exist.
He was playing in the yard and, then, like that, he was gone.
And then the truck turned, the box fell out the back, and the truck just kept going. / Yea, like that..
... SAL KHAN: Well, out here they seem like you know every-- ...
... like you said. ...