like that

listen to the pronunciation of like that
الإنجليزية - التركية
o şekilde

Benimle o şekilde konuşma hakkını sana kim veriyor? - What gives you the right to talk to me like that?

Patrona o şekilde karşı çıkman bayağı büyük cesaretti. - It was pretty ballsy of you to stand up to the boss like that.

işte böyle
bunun gibi

Biraz şekerleme ve bunun gibi, ben bir papatya gibi tazeyim. - A little nap and, just like that, I'm as fresh as a daisy.

Bunun gibi hikayeler beni büyülüyor. - Stories like that fascinate me.

öyle

Ben asla öyle bir şey duymadım. - I never heard anything like that.

Öyle şeyler konusunda bilgim yok. - I don't know about things like that.

şöyle
böyle

Böyle konuşmak için aptal olmalı. - He must be a fool to talk like that.

Sen benimle nasıl böyle konuşabilirsin? - How dare you speak to me like that?

like this
işte böyle
like this
böyle

Ben böyle bir şapka almakla ilgileniyorum. - I am interested in getting a hat like this.

Böyle bir durumun tekrar olacağının olası olmadığını düşünüyorum. - I think it's unlikely that a situation like this one would ever occur again.

like this
bunun gibi

Bütünüyle bunun gibi bir şey hiç görmedim. - I've never seen anything quite like this.

Bunun gibi bir şeyin olabileceğini her zaman biliyordum. - I've always known something like this might happen.

like this
bu şekilde

Bunu bir daha asla bu şekilde yapma! - Never ever do it like this again!

Bu şekilde giyindiğim için üzgünüm. - I'm sorry that I'm dressed like this.

in the same way as that; similar to that
ile aynı şekilde, yani benzer
like this
hoş bu
like us
bizim gibi
like you
senin gibi

senin gibi birini istiyorum.

Keşke senin gibi bir arkadaşım olsa. - I wish I had a friend like you.

Senin gibi bir kız arıyorum. - I've been looking for a girl like you.

like me
bencileyin
الإنجليزية - الإنجليزية
Quickly; unexpectedly

He was playing in the yard and, then, like that, he was gone.

Used to indicate agreement with another speaker's statement

And then the truck turned, the box fell out the back, and the truck just kept going. / Yea, like that..

in the same way as that; similar to that
like this
similar to that thing or person; so, thus, in this manner
like that

    التركية النطق

    layk dhıt

    المترادفات

    what he said

    النطق

    /ˈlīk ᴛʜət/ /ˈlaɪk ðət/

    فيديوهات

    ... Or something like that. ...
    ... ELON MUSK: It's something like that. ...
المفضلات