Onu o şekilde bırakmak ister misin?
- Do you want to leave it like that?
Karlı bir yolda direksiyonu o şekilde çevirirsen, kayarsın.
- If you whip the steering wheel around like that on a snowy road, the car is going to go into a slide.
Biraz şekerleme ve bunun gibi, ben bir papatya gibi tazeyim.
- A little nap and, just like that, I'm as fresh as a daisy.
Bunun gibi hikayeler beni büyülüyor.
- Stories like that fascinate me.
Ben asla öyle bir şey söylemezdim.
- I would never say anything like that.
Ben asla öyle bir şey söylemezdim.
- I'd never say something like that.
Böyle bir durumun tekrar olacağının olası olmadığını düşünüyorum.
- I think it's unlikely that a situation like this one would ever occur again.
Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar.
- He often shuts himself up in the study and writes things like this.
Tatoeba'ya bunun gibi bir cümle ekleyemem.
- I cannot add a sentence like this to Tatoeba.
Bütünüyle bunun gibi bir şey hiç görmedim.
- I've never seen anything quite like this.
Bunu bir daha asla bu şekilde yapma!
- Never ever do it like this again!
Bana asla bu şekilde davranmazdın.
- You never used to treat me like this.
Bütün öğretmenler böyle davranmaz.
- Not all teachers behave like that.
Böyle bir şeyi kim yapardı?
- Who would do something like that?
senin gibi birini istiyorum.
O, tam senin gibi, iyi bir golfçü.
- He, just like you, is a good golfer.
Keşke senin gibi şarkı söyleyebilsem.
- I wish I could sing like you do.
He was playing in the yard and, then, like that, he was gone.
And then the truck turned, the box fell out the back, and the truck just kept going. / Yea, like that..
... And sometimes it was like, me trying to keep up with ...
... is like me can ginseng would you like to buy my unicorn ...